21 Mart 2013 Perşembe

Nevruz Bayramı Tarihçesi






Nevruz, eski takvimlere göre yılın ve baharın ilk günüdür. Yeni takvime göre ise gece ve gündüzün eşit olduğumartın yirmi birine rastlamaktadır.

Nevruz, bütün Türk devlet ve topluluklarında bilinmektedir. Bir başka ifade ile Nevruz’u tanımayan, yaşatmayan, uygulaması bulunmayan herhangi bir Türk devleti veya topluluğu yoktur. Bu yönüyle Nevruz; birlik, beraberlik ve barışı ifade etmektedir. Türkiye’de Yılsırtı, Mart Dokuzu, Mart Bozumu, Sultan Nevruz, Gün Dönümü, Yeni Gün, Ölüler Bayramı, Nevruz isimleriyle

bilinmektedir.

Diğer Türk devletleri ve topluluklarında durum şöyledir: Altay Türkleri Cılgayak Bayramı; Azerbaycan Novruz, Ergenekon Bayramı, Bozkurt Bayramı, Ölüler Bayramı; Başkurt Türkleri Ekin Bayramı, Doğu Türkistan Yeni Gün, Baş Bahar, Gagavuzlar İlkyaz; Karaçay-Malkar Türkleri Gollü, Gutan, Saban Toy, Tegri Toy; Kazakistan Türkleri Navruz, Nevruz Bayramı, Nevruz Köce, Ulus Günü; Kazan Türkleri ve Karakalpaklar/Terekemeler Ergenekon Bayramı; Kırgızistan Türkleri Noruz; Kumuk Türkleri Yazbaş; Nogay Türkleri Navruz, Saban Toy; Özbekistan Türkleri Nevroz; Tatarlar Nevruz; Türkmenler Teze Yıl; Uygur Türkleri Yeni Gün adlarıyla bu güne özel bir önem vermektedirler.

Nevruzun Türk tarihinde ve kültüründe köklü bir geçmişi bulunmaktadır. Türklerin Ergenekon’dan çıkış gününün yirmi bir marta rastladığı kabul edilmektedir. On İki Hayvanlı Türk Takviminde yıl başı da aynı güne rastlamaktadır . Oğuz Kağan’ın bu günü kutsal saydığını ve bayram gibi törenlerle karşıladığı bilinmektedir. Türklerin Nevruz kutlamaları Eski Uygur Dönemi nesimlerine de konu olmuştur. Selçuklu Sultanı Sultan Celaleddin Melikşah, devrin uzay bilimcilerini Selçukluların başkenti İsfahan’da toplamış, kendi adıyla anılan Celali Takvimi’ni yaptırmıştır . Şemsi Takvim adıyla İran ve Afganistan’da kullanılan bu takvime göre yılbaşı yirmi bir marttır. Akkoyunlu Hükümdarı Uzun Hasan, Nevruz gününü yılbaşı kabul etmiş, vergileri buna göre düzenlemiştir. Sultan kelimesinin Nevruzla birlikte kullanılması, padişahların halkla birlikte Nevruz kutlamalarına katılmasıyla ilgilidir. Ertugrul Gazi Törenleri, II. Abdülhamid zamanına kadar ( eski takvime göre) mart dokuzu yani Nevruz günü yapılmaktaydı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, Ankara Keçiören’de 21 Mart 1922′de Ergenekon Bayramı ismiyle düzenlenen bir törene katılmıştır. Sovyetler Birligi’nin dağılmasından sonra bağımsızlığına kavuşan Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan Cumhuriyetleri’nde 21 Mart 1991′den itibaren Nevruz resmi bayram ilan edilmiş ve bayram kutlamaları devlet töreni durumuna getirilmiştir.

Nevruz kutlama ve uygulamaları Türk dünyasında genel olarak ortaklık arz etmektedir. Ateş kültü, su kültü ve atalar kültütemel inanışlardır. Sabahleyin ilk iş olarak ateş yakmak, dışarıda yakılan ateşin üzerinden atlamak gibi uygulamalar ateş kültü ile ilgilidir. Nevruz günü ikinci uygulama olarak çeşmeden su alınıp yola ve eve serpilmesi, geri kalan suyun ev halkınca içilmesi; ırmak, göl ve akarsuların kenarında törenler yapılması, su üzerinden atlanması ise su kültünü yansıtmakladır. Atalar kültü çerçevesinde bu günde eve uğurlu sayılan yaşlı bir kişi davet edilmekte, büyüklere ziyarete gidilmektedir. Mezarlıkta kutlamalar yapılıp atalar anılmaktadır.

Birkaç gün önce evlerin temizlenmesi, özel yemeklerin hazırlanması, yeni elbiseler alınması; Nevruz günü törenler çerçevesinde yapılan yarışmalar ve sportif karşılaşmalar, halk oyunları ve geleneksel seyirlik oyunlarının oynanması yine Türk dünyasının ortak uygulamalarıdır.

Türk Kültüründe Nevruz Bayramı

Gece ile gündüzün birbirine eşit olduğu her yılın 21 Martında kutlanan bayram, Türk toplulukları arasında dini bayram olmaktan çok, bir tabiat bayramı, bir kurtuluş bayramı olarak kabul edilmektedir

Yenigün’ü Türklerin Milattan yüzlerce yıl önce kutladıkları Çin kaynaklarında yazılıdır. Bu kaynaklarda belirtildiğine göre; Hun Türkleri, 21 Mart’ta türlü yemekler hazırlayarak kıra çıkar, kırlarda şenlikler düzenlermiş (Genç, 1995:15-23). ”Nevruz ateşi” yakılarak üzerinden atlanır. Aynı gün sabahın erken vakitlerinde suyun üzerinden atlama geleneği de vardır. Çünkü Türk kültüründe “ateş” ve ”Su” da arıtma/ temizlik, bolluk-bereket, canlılık/ dirilik sembolüdür. İslamiyet’ten önce Yenigün’ün başlangıcı ile ilgili birtakım inanışlar hayat bulmuştu. ‘ Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz:

1) Türklerin Ergenekon ‘dan çıkış günü 21 Mart gününe rastlamakta olup, Türk boylan bu günü “kurtuluş bayramı” olarak kutlamaktadır.
2) On iki hayvanlı eski Türk takviminde, gece ile gündüzün eşit olduğu 21 Mart günü “yılbaşı” olarak kabul edilmekte, bu günde yeni yıl kutlamaları yapılmaktaydı.
3) Kış mevsiminin sona erip baharın başladığı, tabiatın canlandığı/ dirildiği 21 Mart’ta, Türkler kışlaklardan yaylaklara göçmeye başlamakta ve bu günü “Bahar Bayramı” olarak kutlanmaktaydı.

Türkmenistan’ da Yenigün’ de doğanlara Nevruz, Nevgül, Tazegül.., gibi adlar verilir (Aşırov, 1996:110). Türkmenistan Türkleri, sıcaklığın toprağa girerek tohumların dirilmesine sebep olduğunu düşündükleri bu günü “diriliş günü” olarak kabul etmektedirler (Nurmemmet, 1996: 77)

Örnekleri çoğaltmak mümkündür. Yenigün konusunda yüzlerce kitap yazıldı/yazılacak. Bütün bunlardan bir kere daha anlıyoruz ki, Yenigün bütün Türk Dünyası’nda çok eskilerden beri kutlanan köklü bir bayramdır; Türk boylarını birbirine yaklaştıran, ortak kültürümüzü oluşturan önemli unsurlardan biridir.

Nevruz’un Tarihi Kaynakları

En eski Türk bayramı olan Nevruz, Türkler aracılığıyla Avrasya’ya yayılmıştır. Eski Doğu geleneklerinin devamı olarak yaşamıştır. Çin kaynaklarına dayanarak Hunların milattan yüzlerce yıl önceleri 21 Mart’ta hazır yemeklerle kıra çıktıklarını, bahar şenlikleri yaptıklarını, bugün Nevruz kutlamalarındaki geleneklerin o zamanda da yer aldığını biliyoruz. Aynı gelenekler, Hunlardan sonra Uygurlarda da görülmüş ve bugüne kadar uzanmıştır.

Netice itibariyle görülmektedir ki, kaynağı neresi olursa olsun M.Ö. 3. Yüzyıldan, Mete Han zamanından beri Türklerde var olan bir bayram, bir bahar bayramı geleneğidir.

Nevruz Kutlamaları İle İlgili Adetler

Çeşitli adlarla ve yaygın olarak Nevruz adıyla kutlanan bu bahar bayramıyla ilgili olarak Türk topluluklarında çeşitli gelenekler meydana gelmiştir. Orta Asya’dan, Balkan Türkleri’ne ve hatta Amerika’daki Kızılderililerin yaşatılan âdetlerinde bu gelenekleri ve törenleri tespit edebiliyoruz.

K. K. Yudahin’in eserinden Kırgız Türkleri‘nde Nevruz gününün, Mart ayında olduğu ve yeni yılın ilk günü anlamına geldiği ifade edilir. Bu günde “Nouruz Köcö ” denilen özel bir yemek yaparlar. “Köcö”, darı yarması veya bulgur konulmak suretiyle yapılan bir nevi tirittir.

Kazak Türkleri de Kırgız Türkleri’nin yaptığı aşı pişirirler. Ayrıca Nevruz törenlerinde mevlit okuturlar. O günü evler baştanbaşa temizlenir, yeni elbiseler giyilir. Nevruz törenleri sırasında ev duvarlarına veya çeşitli eşyaların üzerine kil kaplar atılarak parçalanır. Ateş üzerinden atlanır. Çadırlar kurulup sofralar açılır.

Özbekistan‘ın Semerkant, Buhara, Andican taraflarında, Nevruz günü başlayan törenler bir hafta kadar devam eder. Halk bu törenlerde çadır çadır gezerek birbirlerinin bayramını kutlar. Bu ziyaretlerde ikram edilen yemek “aş” adı verilen pilavdır. Köpkarı, güreş, at yarışları, horoz dövüşleri gibi gösteriler düzenlenir.





Tacikistan‘da Nevruz Mart ayının başından, 21 Mart gününe kadar baharın gelişini ve tabiatın canlanmasını karşılamak amacıyla kutlanır. Nevruzda yenilen “Ş” harfi ile başlayan 7 yiyecekten süt; temizliği, tatlı; yaşama sevincini, şeker; serinlik ve dinlenmeyi, mum; ateşe tapınmayı, tarak; kadının güzelliğini temsil eder. İslâmeyetten sonra İslâmî geleneklere göre “Ş” ile başlayan 7 nesne bunların yerini almıştır.

Afganistan‘da Nevruz, Türkler arasında doğum günü olarak kutlanır. Bugün herkes en yeni elbiselerini giyerler. Kabir ve akraba ziyaretleri yapılır, güreş tutulur ve oğlak oyunu oynanır. İnsanlar arasındaki dargınlıkların kaldırılmasına çalışılır. Yeni yıla nasıl başlanırsa, yılın öyle geçeceğine inanılır.

Türkmenistan‘da Nevruz bayramında halk gününü ülkemizdeki dini bayramlara benzer bir şekilde geçinmekte, karşılıklı ev ziyaretleri yapılmakta, tebrik mesajları gönderilmektedir. Nevruz kutlamaları basın yayın organlarında geniş bir şekilde yer almaktadır.

Azerbaycan‘da her yıl Mart’ın 21/23′ünde, Nevruz bayramı büyük törenlerle kutlanır. Mezarlık ziyareti yapılır. Bu ziyaretlerde hazırlanan helva pilav ve diğer yiyecekler fakirlere dağıtılır. “Gapı Pusma”, “Suya Yüzük Atma”, “Su Başı”, “Baca Baca” adetlerinde uzun yılların gelenekleri çeşitli motif ve oyunlarla sürdürülür. Semeni göğertilir. Yani tohum çimlendirilir.

Anadolu sahasında da 21 Mart’ta büyük bir coşkuyla kutlamalar yapılmaktadır. Geçmişte o güne has olarak macunlar, şerbetler, hediyeler hazırlanarak devlet erkanı büyükten küçüğe, bunları birbirlerine takdim ederlerdi. Bu adetler günümüzde Mesir Macunu Şenlikleri adı altında hâlâ devam etmektedir. Anadolu’da Yörük Bayramı günümüzde de kutlanarak bu adeti yaşatmaktadırlar.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerimizden Gaziantep ve çevresinde 22 mart gününe “Sultan Nevruz” adı verilir. Diyarbakır’da; Nevruz günü halk, eğlence ve mesire yerlerine giderek Nevruz’u kutlarlar. Kars ve çevresinde; bu tarihte kapı dinleme, baca baca adetleri görülür. Evde bulundurulan çeşitli meyvelerden baca baca gezenlere verilir.

Tunceli ve çevresinde; bu gün erkekler alınlarına kara sürerek su kaynaklarına giderler. Bu karaları orada temizleyerek dua ve niyazda bulunurlar. Özellikle Orta Anadolu’da Nevruz, “Mart Dokuzu” olarak bilinir. Diğer bölgelerdekine benzer kutlama adetleri yapılır. Nevruzla ilgili Anadolu’da görülen diğer gelenekler arasında, ağacın güneşten etkilenmemesi için ağaca bez bağlanarak yapılan “Mart ipliği” adeti ve özellikle Giresun’da “Mart Bozumu” adeti önem taşır.

Tekirdağ’da Nevruz soğukların sonu, baharın başlangıcı olarak kabul edilir ve “Nevruz Şenlikleri” adıyla kutlanır. İzmir, Uşak, Sivas ve Şebinkarahisar’da hemen hemen aynı geleneklerin devam ettiği görülür. Bilindiği üzere eski takvim Mart ayından başlardı. Mart ayının ilk on iki günü ayrı ayrı ayları temsil etmek suretiyle, o yıl içinde neler olacağı ilk on iki günden tespit olunurdu. O gün yedi çift, bir tek baş harfi “S” ile başlayan yiyeceklerden yenilmesi adettendir. 



Zeki Sarıhan
1922’DE ANKARA’DA GÖRKEMLİ NEVRUZ KUTLAMASI

Zeki Sarıhan
Yeni Mesaj gazetesinin 25 Mart 2013 tarihli sayısında Av. Gülseren Aytaç, “Yedi Gün” başlıklı yazısında Kurtuluş Savaşı Günlüğü kitabının 4. Cildinin 335. Sayfasındaki kısa bir bilgiyi aktararak 21 Mart kutlamalarından yakınıyor.
Kitaptan aktardığı cümle: 22 Mart 1922 günü Ankara’da Nevruz’un kutlanmasıyla ilgilidir ve 23 Mart 1922 günkü İkdam, Hâkimiyeti Milliye ve Yenigün gazetelerinin 23 Mart 1922 tarihli sayılarına atıf yapmaktadır.
Okuyuculara ilginç geleceği düşüncesiyle bu haberi Hâkimiyeti Milliye gazetesinde yeniden okuyarak aşağıda vereceğim. Ankara Hükümeti Nevruz gününe nasıl bakıyordu? Bunu Kurtuluş Savaşı’nın zaferi için nasıl birleştirici bir gün olarak resmen kutluyordu? O zaman da Nevruz’un renkleri neydi? Bu haberden günümüz için de çıkarılacak dersler vardır.
Kurtuluş Savaşı yıllarında hükümetin yarı resmi yayın organı Hâkimiyeti Milliye’nin 21 Mart 1922 tarihli 461. Sayısında, birinci sayfada şu küçük haber yayımlanmıştır:
“Yarınki Resmi Geçit: Yarın Nevruz münasebetiyle şehrimizde bulunan kıtaat Büyük Millet meclisi önünde bir resmigeçit icra ettikten sonra şehri dolaşacaktır.”
Bu resmigeçidin ve kutlamanın haberi ise aynı gazetenin 23 Mart 1922 tarihli Perşembe günkü 463. sayısında verilmektedir. Metin aynen verilmektedir. Yalnızca eskimiş bazı sözcüklerin bugünkü karşılıkları ayraç içinde yazılmıştır
“RESMİGEÇİT
BÜTÜN GÖĞÜSLERİ KABARTACAK RDERECEDE
MUNTAZAM OLMUŞTUR
Nevruz ananevi ve halkımızın riayet ettiği bir teferrüc (gam dağıtma, gezinti) ve sürur (sevinç) günüdür. O kadim anane ve âdete teban (uyarak) dün askerlerimiz daha sabahtan şehir içinde harekete başlamışlardı.
Badezzeval (Öğleden sonra) saat birde Meclis önündeki meydanlığa Darülmuallimîn (Erkek Öğretmen Okulu) binası yanlarına, Taşhan önüne, Millet Bahçesi’ne kadın erkek birçok halk toplanmaya başlamışlardı.
Saat üçte Meclis’te bütün mebusan ve vekiller toplanmış olduğu gibi hariçte de binlerce halk içtima etmişti. Uzaktan Karaoğlan Çarşısı cihetinden mızıkası işitilmeye başlanınca kahraman askerlerimizi görmek için halktaki heyecan arttı.
Meclis kapısının önünde bir polis müfrezesi iki tarafı ahzı mevki etmişti (tutmuştu)
Meclis azası Meclis bahçesinde ve balkonlarda bulunuyorlardı.
Bando gelerek karşıda durdu ve resmigeçide karşı terennüme devam ediyordu.
Sırasıyla atideki (aşağıdaki) kıtalar gayet muntazam elbise, teçhizat ve kahramanlara yakışan vaz (duruş) ve intizam ile Meclis’in ve halkın alkışları arasında geçti.
1. 1. Esbsüvar (atlı) zabitan ve bir süvari kıtası.

2. 2. Gök sancakla bir piyade kıtası.

3. 3. Al sancakla bir piyade kıtası.

4. 4. Sarı sancakla yine bir piyade kıtası.

5. 5. Al yeşil sancakla yine bir piyade kıtası.

6. 6. Sıhhiye kıtası levazımatı sıhhiye ile.

7. 7. Yeşil sancakla makineli tüfek kıtası.

8. 8. Milli elbise ile pek mükemmel ve mücehhez Giresun maiyet gönüllü bölükleri.

9. 9. Merkez Taburu ve diğer piyade kıtası.

1 10. Mükemmel itfaiye kıyafeti ve levazımıyla itfaiye bölüğü

Resmigeçitten evvel kıtaatı askeriye kışlalarından hareketle Müdafaai Milliye Vekâleti’nde saat bir buçukta içtima etmişler ve Müdafaai Milliye Vekili Kâzım Paşa huzurunda resmigeçit yapmışlardır.[1]
Askerlerimiz saat iki buçukta Müdafaai Milliye’den hareketle Koyun Pazarı’nı takiben Karaoğlan Çarşısı’ndan Meclis önüne gelmişler ve İstasyon’a giden caddeden hareketle kışlalarına dağılmışlardır.”
(İkdam’daki haberin başlığı “Türklerin Kurtuluş Günü Ergenekon’un Ankara’da kutlanışı”dır. Yenigün’ün 22 Mart tarihli sayısında Kütahya Mebusu Besim Atalay’ın “9-22 Mart: Ergenekon Türklerin Kurtuluş Günü” başlıklı bir yazısı da vardır, Yakup Kadri’nin İkdam’daki yazısının başlığı da Nevruz’dur. )
Sonuçlar:
1. Kurtuluş Savaşı Ankara’sı geleneksel olarak kutlanan baharın gelişini hem Nevruz, hem Ergenekon Kurtuluş günü olarak kabul etmektedir.

2. Hükümet askeri geçitlerle kutlayarak bu güne resmî bir mahiyet vermiştir. Böylece gelenekle resmiyeti birleştirmiştir.

3. Nevruz’un renkleri olan yeşil, kırmızı ve sarı, askeri birliklerin sancaklarında yer almıştır.

2 yorum:

RABİA SERTELİ dedi ki...

Nevruz'u anlatan yazınızı okudum ama anlamadığım bir şey var. Biraz önce yazınızı okuduktan sonra anneme de sordum biz nevruzu hiçbir zaman kutlamadık. Düşünüyorum, en ufak bir şey hatırlamıyorum. Sadece, hıdrellezi biliyoruz. Ben Nevruz'u son yıllardaki kürt olaylarından, kürtlerin kutladığını biliyorum. Biz İstanbul'da ne akrabalar arasında ne okullarda ne de mahalle komşularıyla nevruz kutlaması diye bir etkinlik hatırlamıyorum. Buna ne dersiniz. Sevgiyle kalın...

Arzu Sarıyer dedi ki...

Çok haklısınız Hıdırellez kadar çok bilinmiyor.Nedenleri çok ; ön önemlileri Yörükleri ,alevileri Oamanlı hep dışlamıştır .Onların arasında bu bayram yılar yılı kendi aralarında yaşayagelmiştir.Annemlerden duyardım Mart dokuzu diye.Doksanlı yıllarda Kürtler bunu kendi görüşleri doğrultusunda kullandılar ve kullanmaya devam ediyorlar.Sovyetlerin dağılması ile özgür kalan Türk Devletlerinde resmi törenlerle kutlandığını gördük. bu dafa Milli Eğitim Belirli günler ve haftalar arasına aldı ,Okullarda proğram yaparken öğrendik tarihçesini bizler de...