4 Temmuz 2025 Cuma

YANGINLAR🔥😔😒🥲😡

Yangınların görünmeyen sahibini açıkladı SEDAT KAYA

04 Temmuz 2025 


 M.Ö. 356 yılında, Efes’te bir gece karanlığında yükselen alevler yalnızca Artemis Tapınağı’nı değil, insanlığın ortak hafızasını da kül etti. Yedi Harika’dan biri olan bu anıtı yakan kişi, Herostratos'tu.Tarihin bilinen ilk kundakçısıydı.Adını tarihe geçirme arzusu uğruna bunu yaptığını itiraf etti. Amaç basitti. Anılmak. 2.500 yıl sonra hâlâ anılıyor, ama ibretle. Bugün, Türkiye’nin dört bir yanında yükselen alevlerse tek bir kişinin arzusu değil; ihmalin, denetimsizliğin ve kâr odaklı özelleştirme politikalarının bir sonucu.Ülkenin dört yanı cayır cayır yanıyor.Sadece İzmir’in dört ilçesi Çeşme, Ödemiş, Seferihisar, Foça değil, Adana’dan Çanakkale’ye, Hatay’dan Aydın’a kadar onlarca noktada binlerce hektar ormanlık alan yandı.Yangınlarda insanlar yaşamını yitirdi, yüzlerce canlı türü yok oldu. Ancak tüm bu yıkımın ardında çoğu zaman bir sabotaj değil, sistematik bir ihmal zinciri yer alıyor.


ÖZELLEŞTİRİLEN ELEKTRİK, YANAN ORMAN

Türkiye’de elektrik dağıtım hizmetleri 2009-2013 arasında özelleştirildi. TEDAŞ’tan devralınan dağıtım bölgeleri özel şirketlere verildi. Ancak Sayıştay’ın 2022 yılı raporu, bu şirketlerin kamusal sorumluluklarını yerine getirmekte yetersiz kaldığını açık biçimde ortaya koydu.“Ormanlık bölgelerdeki enerji nakil hatlarının çevresinde gerekli temizlik çalışmalarının yapılmadığı, bakım periyotlarının takip edilmediği, ağaç dallarının hatlara temas ettiği tespit edilmiştir.”(Sayıştay 2022 Yılı Denetim Raporu, TEDAŞ Bölümü)Aynı rapor, şirketlerin yatırım planlarını uygulamadığını, hat yenileme projelerini geciktirdiğini, ve bu durumun orman yangını riski oluşturduğunu açıkça ifade ediyor.2023 yılı raporunda ise daha net bir uyarı yer alıyor.“Bazı dağıtım şirketlerinin, özellikle kırsal ve ormanlık bölgelerde bulunan hatlara yönelik bakım faaliyetlerini asgari düzeyde gerçekleştirdiği; bu durumun yangın başta olmak üzere ciddi çevresel zararlara yol açabileceği değerlendirilmektedir.”(Sayıştay 2023 Yılı Denetim Raporu, EÜAŞ ve TEDAŞ bölümleri)

HER YANGINA AYNI EZBER

Yangınlar başladığında kamuoyuna sunulan ilk açıklama genellikle aynıdır.“Yangının çıkış nedeni araştırılıyor.”Ancak bu, gerçeği örtmenin bir yöntemi. TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası, özellikle 2021’deki Manavgat ve Muğla yangınlarıyla ilgili teknik analizinde açıkça şunu belirtmişti.“Yangınların başladığı ilk noktalarda elektrik hatlarının geçtiği güzergâhlar dikkat çekicidir. Orman Genel Müdürlüğü ve bilirkişi raporları da birçok yangının elektrik nakil hatlarından çıkan kıvılcımlarla başladığını doğrulamaktadır.” (EMO, 2021 Teknik Değerlendirme Raporu)

VALİ KONUŞTU, ŞİRKET YALANLADI

İzmir Valisi, çıkan yangınlarla ilgili dün yaptığı açıklamada önemli bir gerçeği dile getirdi.“Çeşme, Seferihisar, Foça, Ödemiş’teki yangınların çıkış nedeni elektrik dağıtım hatlarıyla ilgilidir.”Bu açıklama, ilk kez bir kamu yöneticisinin resmi düzeyde sorumluluğa işaret etmesiydi. Ancak hemen ardından Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş., bir açıklamayla bu iddiayı yalanladı. Bu çelişki, meselenin yalnızca teknik değil, aynı zamanda politik ve ekonomik bir boyutu olduğunu da gösteriyor.Elektrik dağıtım şirketlerinin bakım yatırımlarını artırması gerekiyor. Ancak bu yatırımların maliyeti yüksek. Sonuç olarak, maliyet çıkmasın diye bakımı yapılmayan hatlardan çıkan kıvılcımlar, rüzgârla birleşip binlerce hektar ormanı yakıyor. Yangınla mücadele ise yine kamu bütçesinden, yani halkın cebinden karşılanıyor.“Kamu zararına yol açan orman yangınlarının büyük bir kısmında, dağıtım şirketlerinin ihmali söz konusudur. Ancak bu zararlar için idari yaptırımlar sınırlı kalmakta; şirketler doğrudan sorumluluktan kaçabilmektedir.”(Sayıştay 2023 Yılı Genel Değerlendirme)

TARİH UNUTMAZ

Herostratos'un adı hâlâ hafızamızda.Çünkü bir tapınağı yaktı.Ama bugün yüzlerce canlı türünün yaşadığı ormanları yakanların isimlerini kimse anmıyor.Çünkü onlar görünmez.Takım elbiseli, şirket sahibi, ihaleli, denetimsiz.Ama doğa unutmuyor.Ağaçlar, kuşlar, arılar, yaban hayvanları unutmaz.Ve bir gün, tarih de unutmayacak.Bunlar, ülkenin ormanlarını yakarak büyüyen modern Herostratoslardı.


https://halktv.com.tr/makale/yanginlarin-gorunmeyen-sahibini-acikladi-952405

2 Temmuz 2025 Çarşamba

SİVAS

 







Sivas... Bir adalet çığlığı

SEDAT KAYA

Zaman, bazı günleri geçmez.

Takvim yaprakları dökülür ama biri hep duvarda asılı kalır.
2 Temmuz 1993.
Sivas.
O gün güneş doğdu mu, doğmadı mı, kimse hatırlamıyor.
Ama o gün karanlık çok erkendi.
Gözlerden değil, içten gelen bir karanlık… Küllerini çok önceden hazırlamış bir yangının habercisi.
Pir Sultan’ın adını taşıyan bir şenlikti o.
Ama bu ülkede şenlik bile bazen yas hükmünde olur.
Aydınlar toplanmıştı.
Yazarlar, ozanlar, şairler, fikir işçileri...
Kelimelerin bile usulca yürüdüğü bir coğrafyada, onlar yüksek sesle insanı konuşuyordu.
Madımak Oteli...
Bir otelden çok, bir geçiş yeriydi o gün.
Hayatla ölüm arasında, hafıza ile inkar arasında bir eşikti.
İçeri girenlerin bazıları, bir daha çıkamadı.
Çünkü dışarısı çoktan örgütlenmişti.
Kızgın kalabalık değil, yönlendirilmiş öfke.
Linç için eğitilmiş bir sessizlik,
Ve "tekbir" diyerek yakılan bir akıl.
Aziz Nesin’i kim okumuştu?
Okumayı bilmeden, sadece nefretle bilen bir kalabalık…
Elinde sopa, cebinde fitne, ağzında yangın.
Ve kimse “yeter” demedi.
Devlet oradaydı ama devletsizdi.
Koskoca bir seyirci koltuğunda,
Kül olup dağılana kadar izledi.
Saatler geçti.
Sesler yükseldi.
İmdatlar karşılık bulmadı.
Ateş, sadece ahşabı değil;
bir halkın hafızasını tutuşturdu.
Çığlıklar, yalnızca dumanla boğulmadı, geleceğin üstüne kilitlendi.
İsimler düştü bir bir…
Nesimi Çimen, Hasret Gültekin, Metin Altıok…
Bir ülkenin vicdan defterinden cümle cümle silindiler.
33 insan, şiir gibi yandı.
İki otel çalışanı, görevleri başında öldü.
Ve Aziz Nesin, ölmemekle suçlandı.
Sonra ne oldu?
Devlet 12 saat sonra “sokağa çıkmayın” dedi.
Cehennem çoktan kurulmuşken.
Cumhurbaşkanı “tahrik var” dedi.
Başbakan, “halk zarar görmedi” diyebildi.
Vicdanı olanlar sustu, yetkisi olanlar susmayı seçti.
Ve tarih, suça ortak edildi.
Ya medya?
Yangını değil, isyanı yazdı.
Katliamı değil, kışkırtmayı manşete taşıdı.
“Devlet gözetiminde katliam” diyen birkaç kalem,
ya susturuldu, ya yakıldı.
Ve dava açıldı.
Bir hukuk tiyatrosu kuruldu.
İdamlar verildi ama idam cezası kalkmıştı, infaz edilmedi.
Sanıklar kaçtı, bazıları hiç bulunmadı.
Zaman aşımı geldi.
Mahkeme "dava düştü" dedi.
Başbakan Erdoğan çıktı ve
“Milletimize hayırlı olsun” dedi.
Yanan milletin çocuklarıydı.
Ama hayır gören, katliamdı.
Yıllar geçti.
Bazı sanıklar milletvekili oldu.
Madımak’ın küllerinden saraylar yükseldi.
Ve Temel Karamollaoğlu,
“Bu katliam değildir” diyerek yürüdü muhalefet masasına.
İttifaklar kuruldu, hafızalar silindi.
Yananlar değil, unutanlar alkışlandı.
Ama bir şey vardı ki susmadı.
Nesimi Çimen’in oğlu Mazlum…
O yangından kalan tek kelimeyle,
babasının gölgesini bir türküye dönüştürdü.
“Öyle ağırım ki kendime
Sen benden gittin gideli...”

Bir aşk şarkısı sananlar oldu.
Ama bu, bir baba ağıtıydı.
Sırtında bir ülkenin külleriyle yazılmış bir türküydü bu.
Müzik notalarında kavrulan bir adalet çığlığı.
Bugün hala yanmakta olan bir şey varsa,
O, adalettir.
Bugün hala susmakta olan bir şey varsa,
O, hafızadır.
Ama unutmamak direnmektir.
Unutturmamak, insanca yaşamanın asgari şartıdır.
Şilili devrimcilerin sözüdür.
“Un pueblo sin memoria, es un pueblo sin futuro.”
Hafızası olmayan halkın, geleceği olmaz.
Sivas’ı unutma.
Unutturma.