19 Mayıs 2025 Pazartesi

19 MAYIS


 19 Mayıs Atatürk'ü anma Gençlik ve Spor Bayramı. KUTLU OLSUN!... Türkiye cumhuriyetini "Gençliğe" emanet eden Yüce Atatürk bu bayramı  Türk gençliiğine milli şuur ve vatan sevgisi kazandırmak için armağan etmiştir.


  Mayıs demek “19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı “19 mayıs! sesteki vurgu heyecan ve çoşku verir.Sıradan mayısı mayıs olmaktan çıkarır.


  19 mayıs 1919 direnişin,kurtuluş maşelesinin yakıldığı gündür.”Özgülük ve bağımsızlık benim karekterimdir.”diyen atası önderliğinde milletimizin özgürlük ve bağımsızlık mücadelesine başladığı gündür...



Bandırma Vapuru 


Esme rüzgar esme halim perişan

Mustafa Kemal'im güvertede

Ben Karadeniz'de dalgalarla boğuşan

Küçük köhne bir tekne

Baştan ayağa dek iman dolu

Bu hasretlik daha ne kadar uzar

Uçmak isterim Samsun'a doğru

Bakışlarım kararır gözlerim dolar,

Ben «Bandırma Vapuru»

Karadeniz'de küçük köhne bir tekne

Yağma yağmur esme rüzgar

Yolumu bekler Anadolu

Gümüş dere durmaz akar.

Mustafa Kemal'im güvertede

Dayamış alnım ufka bakar.

Ben «Bandırma Vapuru»

Var git başımdan Karadeniz

Bu gece efkarım var

N'oldu ey gönül n'oldu

Gümüş dere durmaz ağlar

Kan ağlar altmış üç ilimiz

Kan ağlar Anadolu

Ben «Bandırma Vapuru»

Mustafa Kemal'im güvertede

Kaputuna bürünmüş

Bakışlarında kararlılık saçlarında rüzgar

Yıldızlar geçiyor alnından

Uzak zaferlerin şavkı vurmuş yüzüne.

Ben «Bandırma Vapuru»

Duyarım sesler gelir Anadolu'dan

Samsun'a doğru

Bir şey var gecenin içinde

Rüzgarlarla karanlıklarla dağılan

Bir şey var gecenin içinde

Mustafa Kemal'in sevinciyle ağaran.

Mesut TARCAN







6 Mayıs 2025 Salı

DENİZ GEZMİŞ , HÜSEYİN İNAN, YUSUF ASLAN


     6 mayıs gecenin karanlığı,aydınlığa çekiliyor.Halkın “Hıdırellez” günüdür.Toprağa tohum atılır Hıdırellez’de…Halk inancında toprağın bereket vakti diye bilindiği bir gündür…Bugün O üç cesur devrimci yüreği anıyorsak,unutmuyorsak; O’nların attığı tohumlar yeşeriyor ,dal budak salıyor demektir…

   Saygıyla anıyorum darağcının üç fidanı, hıdırellezin üç gülü 😔😔





 

1 Mayıs 2025 Perşembe

1 MAYIS


 

1 MAYIS


Mayıs mı o kapıda duran?

içeri alın, terini silin

su içirin kurumasın yaprakları

gizleyin ölü işçi fotoğraflarını

kırılmasın kalbi

tam da yürüyüşe geçecekken...


Mayıs mı o kapıda duran?

koyverin hasretin o vakur tahammülünü

sıkıca sarılın, bırakın düşsün kasketi

selamını söyleyin, selam bile bırakamayanların

ama gerçeği ve yalnız gerçeği de söyleyin

faşizmin gölgesini, çardak serinliğine yormasın...


Mayıs mı o kapıda duran?

deyin ki eksildikçe nisan, çoğaldı insan

artık sığmamaktadır göğe denize

vakt erişti, dem dirildi, cem zamanıdır şimdi

söyleyin de yüzü gül, eli nergis, nefesi karanfil kesilsin

deyin ki, bütün bunları hatırlamak için

Ey Mayıs, tam zamanında geldin...


Haluk IŞIK

30 Nisan 2012 İzmir

23 Nisan 2025 Çarşamba


 Dünyada çocuk bayramı kutlayan tek ulus biziz.Yüce Atatürk ulusal egemenliğin ilan edildiği 23 nisan1920 Türkiye Büyük millet Meclisinin açılış yıl dönümünü Ulusal egemenlik ve Çocuk Bayramı olarak ilan etmiştir. KUTLU OLSUN! Hiç bir liderin düşünemediği bu iki önemli kavramı Atatürk düşünmüştür  "Ulusal egemenlik ve çocuk"

      Ulusal egemenlik;egemenliğin ulusa ait olması,ulusun kendi kendini yönetmesi yani demokrası. Çocuk;toplumun geleceği.Bugünün çocuğu yarının toplumu,ulusu meydana getiren insan topluluklarının evlatları. Atatürk ;çocuklarımız bayram yaparak ulusal egemenliğin ne olduğunu öğrensinler ki gelecekte sahip çıksınlar,demokrasıyı yaşasınlar ve yaşatsınlar.

      " Küçük hanımlar, küçük beyler! Sizler hepiniz geleceğin bir gülü, yıldızı, bir mutluluk pırıltısısınız! Memleketi asıl aydınlığa boğacak sizsiniz. Kendinizin ne kadar önemli, değerli olduğunuzu düşünerek, ona göre çalışınız. Sizlerden çok şey bekliyoruz!” Mustafa Kemal ATATÜRK bu sözlerle çocuklarımızın ne denli önemli olduğunu ne güzel ifade etmiştir.Biz ne kadar önemsiyoruz,değer veriyoruz,onların gözlerinde geleceğimizi parlak ve aydınlık görebiliyor muyuz.




Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne

allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar

oynasınlar türküler söyliyerek yıldızların arasında

dünyayı çocuklara verelim

kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi

hiç değilse bir günlüğüne doysunlar

bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı

çocuklar dünyayı alacak elimizden

ölümsüz ağaçlar dikecekler


Nâzım HİKMET







17 Nisan 2025 Perşembe

17 NİSAN 1940 KÖY ENSTİTÜLERİ KURULUŞ TARİHİ VE BAYRAMI

17 Nisan 1940 Türkiye Eğitim Devriminin harika okulları KÖY ENSTİTÜLERİ KURULUŞ GÜNÜ ,BAYRAMI KUTLU OLSUN! Atatürk, Mustafa Necati,Saffet Arıkan,Hasan Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç öncülüğünde tüm eğitim emekçilerini saygı ,özlem ve minnetle anıyorum...


Köy Enstitülerinin kuruluş bayramının 85. yıldönümünde  Köy Enstitülü Öğretmenlerimi saygı ve özlemle anıyor selamlıyorum...Yaktıkları ışıklar hiç sönmesin dileklerimle...Bugün büyük bayram, aydınlanma bayramı. KUTLU OLSUN!




KÖY ENSTİTÜLERİ

Onlar, Köy çocuklarıydı.
Köy çocuklarıydı
Kurumuş çalılar gibiydiler bozkırda.
Kavrulmuş ekinler gibiydiler.
Geldiler,
Yalın ayakları

Ve
Yırtık mintanlarıyla geldiler,
Gönen’e, Aksu’ya, Kepirtepe’ye.
Ezilmiş, sömürülmüş, horlanmış

Ve
Unutulmuştular bin yıldır.
Ferhat oldular,
Yardılar İdris Dağını.
Gürül gürül akıttılar suyunu,
Hasanoğlan’a.
Köroğlu oldular,
Kafa tuttular Bolu Beylerine.
Yıktılar saltanatını ağaların.
Tolstoy’u Balzac’ı okudular koyun güderken.
Mozart’ı, Bethoven’i çaldılar dağ başlarında.
Moliere’i, Sophokles’i oynadılar.
Horon teptiler Beşikdüzü’nde kol kola.
Halay çektiler Yıldızeli’nde türkülerle.
Diz vurdular Ortaklar’da efece...

Siz,
Her gece,
Mehtaba çıkarken Heybeli’de,
Onlar,
Duvar ördüler,
Çatı çattılar.
Yıldızlara bakarak yaz geceleri,
Harman yerlerinde yattılar.
Kazma salladılar yorulmadan.
Kerpiç döktüler
Kerpiç.
Sızlanmadılar hiç.
Yakıştı nasırlı ellerine,
Kitap ve çekiç.
Başladı yurt harmanında imece...
Bir gece,
Karanlık inlerinden sinsice,
Brütüsler çıktı ansızın.
Çektiler zehirli hançerlerini,
Vurdular sırtlarından haince...
Çıktı mağaralarından yarasalar,
Çıktı halk düşmanları,
Üşüştü sülükler gibi üstümüze.
Emdiler kanımızı,
Doymadılar.
Yıktılar umudunu Türkiyemin.
Aydınlık bir Türkiye gelir aklıma,
Kalkınmış bir Türkiye gelir,
Köy Enstitüleri denince.


Özbek İNCEBAYRAKTAR





 

3 Nisan 2025 Perşembe

3 NİSAN KADINLARIN SEÇME SEÇİLME HAKLARI





 

Türkiye'de kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınması

Atatürk devrimleri sonucu, yerel seçimlerde 1930, genel seçimlerde 1934'ten beri kullanılan siyasi hak.


Kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınması, 1930'larda, Türkiye’de kadınların siyasi haklarını kazanması için gerekli yasaların çıkarılmasını ifade eder. Kadınların siyasi hayatta seçme ve seçilme hakkını elde etmesi; toplumsal hayatta gerçekleşen Atatürk Devrimleri’nden birisidir.


1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasa ile önce Belediye seçimlerine katılma, sonra köylerde muhtar olma ihtiyar meclislerine seçilme hakkı tanınan kadınların milletvekili seçme ve seçilme hakları, 5 Aralık 1934’te Anayasa ve Seçim Kanunu’nda yapılan yasa değişikliği ile tanındı.


Belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı


Kadınların belediye seçimlerinde seçme ve aday olma hakkı 3 Nisan 1930’da Belediye Kanunu'nun kabul edilmesiyle tanındı.


Sadiye Hanım ya da Sadiye Ardahan (1897 - 1951), Türk siyasetçidir. 1930 yılında, bugün Artvin ili Yusufeli ilçesine bağlı Kılıçkaya (eski adıyla Ersis) beldesinde Belediye Başkanı seçildi ve iki yıl bu görevi yürüttü.

Müfide İlhan (19 Şubat 1911, İstanbul - 2 Şubat 1996, Bodrum), Türk öğretmen ve siyasetçidir. 1950 yılı yerel seçimlerinde Mersin Belediye Başkanı seçildi. Türkiye'de İl Belediye Başkanı olarak seçilmiş ilk kadındır.


Köy Kanunu'nun 20. Maddesinin değiştirilmesine dair 26 Ekim 1933 tarihli ve 2329 sayılı kanunun çıkarılmasıyla; kadınların köy muhtar ve heyetlerine seçilme hakkı tanındı.

İlk kadın muhtarın seçimi

Aydın ilinin Çine ilçesine bağlı Demirdere köyünde (Bugünkü Karpuzlu ilçesi) yaklaşık 500 oy alarak seçimi kazanan Gül Esin, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kadın muhtarı oldu.

18 Mart 2025 Salı

18 MART ÇANAKKALE

18 MART ÇANAKKALE ZAFERİ 110 YAŞINDA! KUTLU OLSUN!

Atatürk ve silah arkadaşlarına sonsuz minnet ve saygılarımla... 

Çanakkale Savaşlarında şehit olan binlerce şehitlerimizi saygıyla anmak,anımsamak.




 
Çanakkale savaşları ne kadar anlatılırsa anlatılsın sonu gelmiyor.Bilmediğimiz bilgi görmediğimiz belge hala çok.Tarihihmizin en önemli ölüm kalım savaşlarından  Çanakkale için pek çok;şiirler ,destanlar ,türküler yazllmış ,yakılmıştır...Tabiki "Çanakkale Türküsü" bunların içinde en bilineni.18 Martlar bu türküsüz anılmıyor.Çanakkale türküsü en çok şehit veren şehir Kastamonu'da yakılmıştır.Derleyen Ozan -Öğretmen İhsan Ozanoğlu'dur.

 
Muzaffer Sarısözen'den radyoda Çanakkale için bir özel program isteniyor... Ama bakıyor ki elde dişe dokunur bir şey yok. Yayının yapılacağı akşam saatleri yaklaşırken  İhsan Ozanoğlu geliyor. Sarılıyor telefona; anlatıyor derdini... Ve ekliyor, "senin elinde bir şeyler var mı Ozanoğlu?" diye sorar,İhsan Ozanoğlu "var ama nasıl gelip çalacağım, yetişemem ki" diyor ve okumaya başlıyor... Sarısözen çok etkileniyor türküden... Konuşma sürerken   Ozanoğlu'nun aklına bir çözüm geliyor... "Canlı yayın saatinde siz beni arayın postaneden... Ben kabinden çalıp söyleyeyim" diyor... Öyle de yapıyorlar... Çanakkale Türküsü'nü Türkiye ilk kez böyle dinliyor işte... (Nurlar içinde yatsınlar...)  (Mehmet Yücel, anekdotu yazan)


ÇANAKKALE İÇİNDE AYNALI ÇARŞI

Çanakkale içinde aynalı çarşı
Ana ben gidiyon düşmana karşı
Of gençliğim eyvah

Çanakkale içinde bir uzun selvi
Kimimiz nişanlı kimimiz evli
Of gençliğim eyvah


Çanakkale içinde bir dolu testi
Analar babalar ümidi kesti
Of gençliğim eyvah

Çanakkale içinde vurdular beni
Ölmeden mezara koydular beni
Of Gençliğim eyvah..



                          İhsan OZANOĞLU


ÇANAKKALE İÇİNDE AYNALI ÇARŞI


İlmi çalışmalarıyla beraber Kastamonu Kültür ve Sanatına olan hizmetini folklor araştırmacılığı yönüyle de sürdüren İhsan Ozanoğlu, Kastamonu Yöresine ait türkülerin ve halk müziği ezgilerinin TRT ve Devlet Konservatuvarları arşiv ve repertuarlarına kazandırılması konusunda “kaynak kişi” sıfatıyla emek vermiş ve bu suretle İlimizin kendine özgü folklorik ve kültürel yansımaları olan bu müzik eserlerinin zamanla unutulması ve kaybolmasını da önlemiştir. Adı geçen Kurumların arşivlerinde mevcut Kastamonu türkülerinin çoğu İhsan Ozanoğlu’ndan derlenmiştir.


İhsan Ozanoğlu’ndan derlenen türküler arasında çoğunlukça bilinen “Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı, Benden Selam Olsun Bolu Beyine, Mapushane Çeşmesi, Demirciler, Asker Katar Katar olmuş” gibi türküler vardır. Burada özellikle üzerinde duracağımız türkü “Çanakkale İçinde Aynalı Çarşı” türküsüdür.


TÜRKÜNÜN HİKAYESİ

I.Dünya Savaşı içinde yer alan ve insanlık tarihinin en büyük savaşlarından sayılan, onbinlerce Türk insanının genç yaşta hayata veda ettiği Çanakkale Savaşı’nda, vatanı uğruna gözünü kırpmadan canını feda ederek şehitlik mertebesine eren bu Mehmetçiklerin yürekleri dağlayan acısı, tüm anadolu şehirlerinde olduğu gibi, bu savaşta en çok şehit veren üçüncü il olarak bilinen Kastamonu’muzda da derin tesirler uyandırmış ve bu türkü ortaya çıkmıştır.



Bir Mehmetçiğin ağzından söylenmiş gibi yakılan bu türkü gerek müzik gerekse söz bakımından mükemmel bir eserdir. Türkünün bazı sözlerinde derin anlamlar mevcuttur. Örneğin: O tarihlerde Çanakkale’de “Aynalı Çarşı” diye bir yer yoktur. Böyle bir çarşı son yıllarda oluşturulmuştur. Fakat, burada esasen irdelenmesi gereken husus, ifadedeki mecazi anlamlardır.



Buradaki “ayna” ile savaşın en yoğun yaşandığı yakın muharebe anlarında yaşanan karmaşa ve ancak ana baba günü tabiriyle tarif edilebilir biçimde, insanların ölüm kalım mücadelesi içine girdikleri bir sırada, güneş ışıklarının, silahların, süngülerin ve her türlü savaş araç gereçlerinin üzerinde oluşturduğu yansıma ve ışıltılar anlatılmaktadır.



“Çarşı” ile de, bu muharebelerde her iki taraf arasındaki ölüm kalım savaşımının gerçek anlamdaki “çarşı”da olduğu gibi almak ve satmak üzerine kurulu olduğu ancak, burada söz konusu olan durumun bir “can pazarı” olduğu ve can alıp can satıldığı ima ve ifade edilmektedir ki; aslında gerçek çarşı olgusunun oluşumunda da esasen,bir karmaşa, kalabalık ve mücadele söz konusudur. Dolayısıyle buradaki “Aynalı Çarşı” kavramı felsefi ve mecazi manasıyla çok isabetli ve yerinde bir terkip oluşturmaktadır.


ÇANAKKALE İÇİNDE AYNALI ÇARŞI

Çanakkale içinde aynalı çarşı

Ana ben gidiyon düşmana karşı

Of gençliğim eyvah

Çanakkale içinde bir uzun selvi

Kimimiz nişanlı kimimiz evli

Of gençliğim eyvah

Çanakkale içinde bir dolu testi

Analar babalar ümidi kesti

Of gençliğim eyvah

Çanakkale içinde vurdular beni

Ölmeden mezara koydular beni

Of Gençliğim eyvah..

İhsan OZANOĞLU

  KAYNAK   :www.facebook.com/notes/ihsan-ozanoğlu-kastamonu/ihsan-ozanoğlu-ve-çanakkale-türküsü/130195523735269


ttp://www.kastamonupostasi.com/kposta3/index.asp?fuseaction=home.dsp_news&catid=1&cid=22803
 






2 Mart 2025 Pazar

EDİP AKBAYRAM


 Gençliğimin idolü,gençliğimin isyanı,gençliğimin devrimi ,"Aldırma Gönül aldırma"ile umudum Anadolu rockun önde gelen sanatçısı Edip Akbayram bu dünyadan göç etmiş, üzgünüm çok. Mekânı cennet olsun. 🙏 İlk konserini İzmir Fuarında 1978 yılında gitmiştim,gece 12 de sahneye çıkmış gür sesi ile Fuarı sarmıştı "Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz" dedi dedik,bugünlere geldik. 30 Ağustos 2024 Denizli konseri veda konseri imiş nereden bileyim, üzgünüm... En çok konserini gittiğim sanatçıdır Edip Akbayram,daha nice konserleri olabilirdi. Dinlemelerim aynı heyecanla olurdu,yüreğim gümbür gümbür..." Hasretinle yandı gönlüm " derken ne çok ağlardım, şimdi daha çok ağlayacağım... "Güzel günler göreceğiz çocuklar, motorları maviliklere süreceğiz"umutla... Selam olsun! Sonsuz sevgi ve saygı ile anıyorum.😔😒😥

Arzu Sarıyer 2 Mart 2025




24 Ocak 2025 Cuma

UĞUR MUMCU


 Özlem ve saygı ile anıyorum...


     Uğur Mumcu'yu yitirmenin acısı derin, hüznü büyük. Ancak o kişiliği ile ödünsüz mücadelesi ile yaşıyor ve hep yaşayacak. 


      Özgürlükçüydü, adına özgürlük türküleri yakıldı. Hümanistti ardından yüz binler yürüdü. Yurdunun esenliği için savaştı, adına alçak gönüllü binlerce şiirler yazıldı. 


      Gece susar, evren karanlığından sızar ışık

      Tan konuşur yaprak susar, kıpırtısı

      Yangınlar, kasırgalar dibinden

      Bir gün orman konuşur

      Su susar bataklıkta

      Baharda sel sel ve dağda

      Çağlayan çağlayan konuşur

       Halk susar

       Ozan konuşur.


       Tahsin Saraç 


      Bir coşku seli, bir öfke yıldırımı, Atatürk Cumhuriyeti'nin önde gelen savunucusu. 


      Kalpaksız kuvayı milliyecilerin son temsilcilerinden biri. İnançlı, dirençli, kararlı ve mangal yürekli. 


      Bir sabah sefasıydı. Günle barışık, güneşle uyanan, ışıkla aydınlanan, sağlam köklerini sımsıkı bağladığı, halk toprağı ile beslenen diri bir çiçekti. 


      Renkli kişiliği, bu kişiliği yaratan birikimimi sözüne yansırdı. Gür ve tok sesi, düzgün albenili konuşması vardı. O'na saldırgan, kavgacı, dili uzun diyeler vardı. Durup dururken kimseyle kavga etmedi, kimseye saldırmadı. Dili uzundu ama eli değildi. Eline, diline, beline, aklına sahip olup, kullanırken hiç çirkinleşmedi. 


      Bir kişiye yapılan haksızlığı bütün topluma yapılmış sayıyor "fikir sahibi olmadan" mangalda kül bırakmayanlara öfkesini gizleyemiyordu. Doğruyu arayıp, özgürlükleri savunduğu için alnı hep açık ve apaktı. Hiçbir zaman yılgın, karamsar, korkak, ürkek olmadı. 

      

      Düştüğü yerde karanfiller boy verdi. Mum sönmedi; çoğaldı çoğaldı, kocaman bir aydınlık oldu. Uğur Mumcu "minnacık bir devdi" dünya oldu. O bir meşale olarak kalacak; inançları yaşayarak yaşatılacak. Barış dolu bir dünya umudu insanlarda var oldukça meşale yanacak. Onu anlatmaya sözler yetmeyecektir. 


24 Ocak 1996

Arzu Sarıyer