DERİN KARANLIK
Derindesin karanlıkların en derininde
Yanı başında bildiğin yalnızlıklar
Aynı anda yeryüzünde
Naçarlığa nişanlı tüm akıllar
İpini koparmış bir rüzgâr
Çölsüz bir kum fırtınası
Bir kamyona yük olan tabutlar
Yanı başında bildiğin yalnızlıklar
Aynı anda yeryüzünde
Naçarlığa nişanlı tüm akıllar
İpini koparmış bir rüzgâr
Çölsüz bir kum fırtınası
Bir kamyona yük olan tabutlar
Derindesin karanlıkların en derininde
Yanı başında yüz yirmi dört bin peygamber
Dört kitap binlerce hadis
Bir tek Azrail yok
Çünkü o da derinlerden korkar
Yine de bir ışık ara
Karanlığı ancak ışık yıkar
Yanı başında yüz yirmi dört bin peygamber
Dört kitap binlerce hadis
Bir tek Azrail yok
Çünkü o da derinlerden korkar
Yine de bir ışık ara
Karanlığı ancak ışık yıkar
Derindesin karanlıkların en derininde
Yanı başında su elektrik faturası
Çocuğuna veremediğin harçlık
Biliyorum kesik tüm telefonlar
Yine de bir yol ara bul
“Güzel öldüler” diyen diler kurusun
Kara yüzünüzde büyüyen aydınlıkla
Yanı başında su elektrik faturası
Çocuğuna veremediğin harçlık
Biliyorum kesik tüm telefonlar
Yine de bir yol ara bul
“Güzel öldüler” diyen diler kurusun
Kara yüzünüzde büyüyen aydınlıkla
Derindesin karanlıkların en derininde
Çık dışarı haykır acını tüm sesinle
Korkacaklar korksun kaçacaklar kaçsın
Karış seni bekleyenlerin arasına
Birazdan yağacak ışık yağmuru
Yıkanacak tüm kömür karası
Altından çıkacak olandır emeğin onuru
Çık dışarı haykır acını tüm sesinle
Korkacaklar korksun kaçacaklar kaçsın
Karış seni bekleyenlerin arasına
Birazdan yağacak ışık yağmuru
Yıkanacak tüm kömür karası
Altından çıkacak olandır emeğin onuru
Derindesin karanlıkların en derininde
Çıkma zamanın tükendi bitti nefes
Sen orada kaldın kardeşim belli bu
Ya sizler nefesine kelepçe vuranlar
Üç kuruşluk adamlar önünde
El pençe hazır ol da duranlar
Siz neredesiniz evet siz neredesiniz.
Çıkma zamanın tükendi bitti nefes
Sen orada kaldın kardeşim belli bu
Ya sizler nefesine kelepçe vuranlar
Üç kuruşluk adamlar önünde
El pençe hazır ol da duranlar
Siz neredesiniz evet siz neredesiniz.
Cağaloğlu, 15 Mayıs 2014 Hasan Hüseyin Yalvaç
SOMA'YA AĞIT
dillerin sustuğu kulların küstüğü
ellerin kalem tutup ağıt yazdığı
umudun kendine mezar kazdığı
tarifsiz acılar günüdür bugün
bahar yarım kaldı; karakış döndü
fukara ocağın kandili söndü
bugünler tükendi; yarınlar öldü
kadere isyanın günüdür bugün
kara gözlerinde kömür yangısı
zifir karanlıkta ekmek kavgası
maden ocağının kalleş yazgısı
matem ile yasın günüdür bugün
kim teselli edecek bu yürekleri?
kimler yaşatacak iyilikleri?
neresinden savsak kötülükleri?
bir yara sarmanın günüdür bugün
ucuz insan eti ömür törpüsü
toprağın altında kahır döngüsü
beş para etmiyor emek algısı
harama sövmenin günüdür bugün
kimin hakkın yedi? kaç adam sattı?
hangi candan çalıp kendine kattı?
insanlık cilası kan ile aktı
namerdi bilmenin günüdür bugün
cinayetler "kader" ile aklanmaz
namussuzlar "adam" sayıp paklanmaz
zalimleri hane açıp saklanmaz
hak hukuk bilmenin günüdür bugün
yer altında nefes veren canların
canları koynundan alınanların
üç kuruş paraya yakılanların
hesabın sormanın günüdür bugün
Özlem Çinici
14 mayıs 2014
Manisa
2 yorum:
Umarım bir şeyler değişirde "böyle gelmiş böyle gider" cümlesini tekrarlamayalım.
"Umut etmek direnmektir" derdi bir dost ,umut edelim Mahmut bey...Teşekkürler.
Yorum Gönder