2 Şubat 2013 Cumartesi

İnsanın ve Uzayın Derinlikleri...AHMET CEMAL


Uzay biliminin ve tekniğinin amaçları belli. Uzayın olabildiğince daha uzaklarına gitmek ve oralarda keşiflerde bulunmak. Bunun için süper güçlerin ayırdığı bütçeler ise dünyada yaşayan insanların esenliği için ayrılan bütçeleri çoktan geride bıraktı.İnsan ruhunun derinliklerine yönelen yolculukların tarihi görünüşte –ama yalnızca görünüşte– ‘biraz’ daha eski. 

Bu tarih, örneğin Sigmund Freud’la da başlatılabilir ya da başlangıç biraz daha geriye, Dostoyevski’nin “Karamazov Kardeşler”indeki ruhsal çözümlere kaydırılabilir.Ne var ki, bu görünüşe dayanan saptamalar epey yanıltıcı.Çünkü örneğin antikçağ felsefesinin neredeyse bütünü, kuşbakışı bir gözlemin ardından insan ruhunun derinliklerine yönelik yolculuğun tarihinin görkemli başlangıçlarından biri diye de adlandırılabilir.

 Bu felsefenin hemen başında insana yöneltilmiş olan: “Kendini tanı!” buyruğu, kendi ruhunun derinliklerine uzanan bir yolculuğa en kısa çıkması bağlamında insana yapılmış en kararlı çağrılardan biridir.Ama istersek –ya da geçmişe yeterince bilme iradesi ile eğilirsek- sözünü ettiğimiz yolculuğun ilk adımlarına rastlamak için çok daha gerilere, İsa’nın doğumundan on üç yüzyıl önceye kadar da uzanabilir ve Eknaton’un yaptıklarına bir göz atmayı da deneyebiliriz

.İÖ 13. yüzyılda Mısır’da firavun olan ve yaklaşık on yedi yıl saltanat süren Eknaton –ki, kendisi, binlerce yıl öncesinden kalma büstünden yansıyan büyülü güzelliği ile bugün de gönülleri fethetmeyi sürdüren Kraliçe Nefertiti’nin de kocasıdır- iktidara gelir gelmez Yukarı ve Aşağı Mısır’ın o zamana kadarki bütün tanrılarını tanrılıklarından eder ve onların yerine tek bir tanrıyı, Güneş Tanrısı Aton’u geçirir. Aton, önceki tanrılar gibi somut bir suret taşımayıp, bir güneş tasviridir ve bu haliyle, kitaplı dinlerden önce ilk kez, soyut bir tanrı niteliğindedir. Eknaton, kendi tek tanrısıyla aslında iç dünyasına doğru bir keşif yolculuğuna çıkar.

 Bu arada eski Mısır’ın ünlü “Ölüler Kitabı”nı bir anlamda yeniden kaleme alır ve “Güneşe Övgü” başlıklı o eşsiz uzun şiiri yazar. Yeni inancı, Eknaton’un bütün insanlara ve kendine çok farklı bakmasına neden olur. Onun döneminin kabartmalarındaki insan tasvirleri, üstlerindeki incecik ipek kumaşların arkasından bedenleri neredeyse bütün çizgileri ile belli olan tasvirlerdir. Yeni tanrı, artık yarattıklarından utanan, onların bedenlerini bütün gözlerden gizleyen bir tanrı değildir. Bu tanrının rehberliğinde Eknaton’un ruhun derinliklerine uzanan yolculuğu, aynı zamanda bedenlerin kılavuzluğu ile gerçekleşen bir yolculuktur.

Eknaton’dan sonra Mısır’ın güçlü rahipler sınıfının üyeleri, bütün eski tanrıları yeniden seferber ederler. Tek tanrı anlayışı, artık kitaplı dinlere ertelenmiştir. Ama o dinlerde birey, ruhunun derinliklerine yapacağı yolculuklarda yalnızlığının özgürlüğü ile başbaşa bırakılmayacaktır. Bu başbaşalığı arayan kişinin yazgısı, hep o uzun yolculukta her şeyin onun iradesi yerine bir kitaba bağlanmışlığı ile savaşıma girmek olacaktır.

1 Şubat 2013 - Cumhuriyet




Hiç yorum yok: