9 Ekim 2011 Pazar

BEYNİ ETKİN KILMAK

ADNAN BİNYAZAR
Beyni etkin kılmak

Ödemiş’in düşman işgalinden kurtuluşunun 89., Ödemiş Belediyesi’nin 130. kuruluş yılı etkinlikleri kapsamında bir konuşma yapmak üzere bu güzel ilçemize çağrılıydım. Çok iyi düzenlenmiş bir alanda, giyim k...uşamları, uygarca dinleme incelikleriyle Atatürk döneminin aydınlarını çağrıştıran konuklara yönelik konuşmamı “Okuma Kültürü” konusunda yoğunlaştırdım.

Okumanın insanı insan kılan ruhsal erincin kaynağı olduğunu savunurken, beynin ancak okumayla, sanatla, yaratıcı etkinliklerle beslenirse işlevini yerine getireceği düşüncesinde olduğumu vurguladım. Özetle şunları söyledim: Kaza geçirip alçıya alınan bacağın tembelleştiğini, alçıdan çıkarıldığında bir süre hareket edemediğini, ancak bir duraksama döneminden sonra kazadan önceki haline döndüğünü görüyoruz.

Bacak örneğinde olduğu gibi, sürekli okuma-resim, müzik-el sanatları gibi yaratıcı etkinliklerle uyarılmayan beynin algılama düzeneğinde de zamanla duyarsızlık başlıyor. Okuma eylemi tasarlama-düşleme-biçimleme-algılama-yönlendirme gibi etkinliklerle işlevini yerine getirir. Beynin uyarıcılığı olmadan okuma eyleminin gerçekleştirilemez. Bilgiyle beslenmeyen beyinde giderek düşünsel algılama bölgelerinin köreleceği de bir gerçek.

Yazmak, mekanik bir alışkanlık değildir, okuma yoluyla beslenen beynin yaratıya yönelmesi; yazarın, gerçeği-güzelliği-doğruyu bulmada gösterdiği yaratıcı bir eylemdir.

Beynin işlevini bu yönlü yorumlarken, düşüncelerimin bilimce de doğrulanıp doğrulanmadığını tartımdan geçiriyordum: Yorumum bilimce doğrulanıyor muydu? Doğumumu anlattığım Şah Mahmet adlı kitabımda yer alan “Varoluşun Sesi” başlıklı öykümü bitirdikten sonra yazdıklarımı denetlemeleri için iki kadın-doğum uzmanına göndermiştim. Onlardan olumlu yanıt alınca, olgular üzerine cesurca yorumlarda bulunmaya başlamıştım. Bu cesaretle şöyle bir sonuca varabilirdim: Devinimin bedeni canlı tuttuğu gibi, insana düşünme-duygulanma-yorumlama-yaratma gücü veren okuma neden beynin etkinliğini arttırmasın?..

Bir uzmana sormayı düşünürken, gazetemizin 22 Eylül günlü sayısında Sağlık Merkezi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Türker Şahiner’in, beynimizi aktif tutmamız gerektiğini öngören uyarısıyla karşılaştım. Şahiner’e göre, beynin aktif kılınması, Alzheimer hastalığını kökünden önlemese de en azından geciktiriyordu. Uzmanın vardığı bu sonuç, bir hastalığa yönelik olsa da, kanımca okumayla beyin arasındaki etkileşimi bir ölçüde doğruluyordu.

Şahiner’in uyarıcı sözlerini buraya aktarırsam, sanırım okurlarımız beynin aktif kılınması konusunda bir kez daha düşüneceklerdir: “Hızlı bir (yaşamsal) tempodan sakin bir yaşama geçmek Alzheimer riskini ciddi derecede artırır. Aktif beyinlere sahip olun. Beyni aktif tutmak hastalığı tamamen önlemez ama başlangıç yaşını 10 yıl geciktirebilir.”

Benim açımdan beyni eylemsel kılacak en etkili araç elbette kitaptır. Ne var ki eleştirel düşünüş, sanatsal yaratım, kitap okumak gibi etkinlikler ülkemizde nerdeyse sıfır noktasında. Liselerden mantık ve felsefe dersleri kaldırılsın, Darwin kuramını yadsıyacak kadar bağnaz eğitim bakanları türesin, sonra da beynin etkin kılınmasından söz edilsin!..

Son günlerde ufukta bir ışık görünüyor: UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Felsefe İhtisas Komitesi ile Türkiye Felsefe Kurumu’nca düzenlenecek çalıştayda, ilk ve ortaöğretimde felsefe eğitimi çeşitli yönleriyle mercek altına alınacakmış.

Okuma kültürünün gelişmesi felsefeye bağlı. Dikkat! Darwin bağnazları pusuda bekliyor, her gelişmenin önüne geçtikleri gibi, bunu da kösteklemek için...
09.11.2011 CUMHURİYET GAZETESİ