"Ormanın tarihini aslanlar yazmadıkça, avcıların hikayelerine inanmak zorunda kalırız." Kenya atasözü
26 Şubat 2013 Salı
HASAN HÜSEYİN KORKMAZGİL
26 Şubat ölüm yıldönümünde saygı ile...
"Ekinim var harmanınm yok" çağla dalda pıtırak yiyek yiyek oturak boş mu geçsin günümüz maniye mani katak
kata kata katılmış sata sata satılmış bu ne biçim düzen bu çağ dışına atılmış
ocağım var aşım yok gömütüm var taşım yok dost ağlar düşman güler devletim var işim yok
abece görmemişem okuma bilmemişem kulak duyar göz görmez bu gözü neylemişem
vuran vurdu bize oy gurbet koydu bize oy biz toprağa doymadık toprak doydu bize oy
ayranım yok içmeye yol bulamam geçmeye su başları tutulmuş oy veririm seçmeye
kerpiç kestim güneşe kuruttum köşe köşe yel yıktı sel götürdü beyler çöküştü başa
fareye sıçan derler vurguna kaçan derler yatana sahip çıksan sen kimsin haçan derler...
Hasan Hüseyin KORKMAZGiL
"O zaman yirmi üçtü yaşım. Kimsesizdim. Avukatım bile yoktu. Anamı bile göstermediler bana. Bir gecede ağardı saçlarım. Her türlü namussuzluğu gördük. Bir başka yıldıza atılmış gibi yalnızdım. Neyini anlatayım? " demişti şair Hasan Hüseyin. İlk ve son resmî görev yeri olan Afşin Ortaokulu'ndaki 6 aylık öğretmenliğinin tanığı, öğrencisi Yaşar Kaynak anlatıyor.
KOMÜNİSTMİŞ GÜLÜŞÜ GÜZEL ÖĞRETMENİM
Ahmet Özer
Kimi insanların yaşamında ilginç rastlantılar söz konusudur. Bir otobüs yolculuğunda birdenbire rahatsızlanır; inmek zorunda kalır, en yakın hastaneye kaldırılırsınız. Bir de duyarsınız ki az önce indiğiniz otobüs bir uçuruma yuvarlanıvermiş; yolculardan kurtulan olmamıştır.
Bir kente atanırsınız. Yazmaya okumaya tutkunsunuz. Bir de bakarsanız bir sanatçının kiracısı olmuşsunuz.
Ya da ne bileyim bir vapur yolculuğunda bir insanla tanışırsınız, bir süre sonra tanıştığınız kişinin size gönderdiği kitaplar ufkunuzu geliştirir.
Bu düşünceler ışığında aklıma eğitimci-yazar O. Nuri Poyrazoğlu geliyor. Adana'da okuduğu yıllarda bir gün sınıflarının kapısı açılıyor, iri kıyım genç bir insan içeri giriyor ''Ben yeni öğretmeniniz Kemal Sadık Göğçeli'' diyor. Tanınmış adıyla Yaşar Kemal, uluslararası romancımız. Düşünün, duyarlı bir öğrencinin bundan sonraki yaşamını...
Raşit Kemali (Orhan Kemal) olsun. Balaban olsun, bu değerlerimizi Bursa Cezaevi'nde Nâzım Hikmet'le yatmamış olsalardı; bugünkü yerlerine ulaşabilir miydi? Hiç sanmıyorum.
Kimi insanların yaşamını değiştiren, onları gelecekte farklı noktalara ulaştıran ilginç rastlantılar söz konusudur. Bu rastlantılar, herkesin her yerde karşısına çıkabilecek durumlar değildir. İşin gerçeği zamanın, koşulların, ortamın insana ve zaman neler hazırlayacağı hiç bilinmiyor.
Burda söyleşimizin damarına girelim biraz. Hasan Hüseyin'in nerede, ne zaman ne kadar öğretmenlik yaptığını kimler bilir. Öğrencilerinden yüksek öğrenim gören olduğunu hiç duyanınız olmuş mudur?
Bu yazıda, işte bu perdeyi araladık.
Hasan Hüseyin üzerine gerek sağlığında gerekse ölümü sonrasında pek çok yazı yazıldı. Şair Mehmet Aydın yaşamı ve yapıtlarını ayrıntılı olarak ele alan bir yapıta imza attı. Eşi Azime Korkmazgil, Türküleri Yakanlar'da anlattığı bir büyük destanın kahramanı eşi Hasan Hüseyin'di, onunla olan birlikteliğiydi.
26 Şubat 1984 günü yitirdiğimiz bir güzel ozanımızdı Hasan Hüseyin.
26 Şubat 1998 günü, onun ölümünün üzerinden tam 15 yıl geçmiş olacak.
Bu değerli ozanı bir öğrencisinden dinlemeye ne dersiniz.
Önce, Hasan Hüseyin'in öğrencisi olma onurunu kazanmış bir edebiyatçının yaşam çizgilerine bakalım.
***
Yaşar Kaynak bir edebiyat öğretmeni. 1938'de Maraş'ın Afşin ilçesinde doğmuş, ilk ve ortaokulu Afşin'de okumuş; lise öğrenimini Maraş'ta yapmış; sonrasında, askeri okullarda Türk dili ve edebiyatı öğretmenliği yapmak amacıyla askeri öğrenci olarak DTCF Türk Dili ve Edebiyatı bölümünde öğrenim görmüş. Fakülte sonrasında; İstanbul Kuleli Askeri Lisesi'nde, Ankara Mızıka Astsubay Hazırlık Okulu'nda, Balıkesir Teknik Astsubay Hazırlama Okulu'nda öğretmenlik yapmış; Genelkurmay Harp Tarihi ATS Başkanlığı'nda görev yaparak, 1994 yılında albay rütbesinden emekli olmuş. Şimdilerde Bilkent Üniversitesi'nde öğretim görevlisi olarak Türk dili dersleri veriyor.
Şimdi biraz gerilere, yarım yüzyıl ötelere dönelim. Yıl 1950'dir. Yaşar Kaynak 12 yaşında doğduğu yer Afşin'in adını taşıyan ortaokulun bir öğrencisidir. Kaynak, burada öğrenci olduğu dönemde, gencecik bir öğretmenin öğrencisi olur. Gazi Eğitim Enstitüsü'nün Edebiyat Bölümü'nü bitiren 23 yaşında bir genç, 1950'de Afşin Ortaokulu'na Türkçe öğretmeni olarak atanmıştır, ilk ve tek resmi görevi Afşin Ortaokulu Türkçe Öğretmenliği olan bu gencecik insan, ilerinin ünlü şairi, Hasan Hüseyin Korkmazgil'den başkası değildir.
Korkmazgil'in 6 aylık öğretmenliğinde öğrencisi olma onurunu taşıyan Yaşar Kaynak, onun, ortaokul sonrasında öğrenim gören tek öğrencisi olma olanağını bulur.
Yaşar Kaynak'a o yılları sormadan, sözü Hasan Hüseyin'e verelim.
"Maraş'ın Afşin ilçesi ortaokulunda 1950 sonuna kadar öğretmenlik yaptım. Halk sevdi beni. Ozanlar, dizinler söylediler benim için. Tutuklamalar başlayınca Göksun ilçesine sürdüler beni. Kasaba ayaklandı. Karları yara, yara at sırtında, Göksun'a gittim. Üç hafta sonra, bir gece yarısı basıldı evim. Tutuklandım. Hapishaneye konuldum. 141-142. maddelerden yargılandım. ''Mahkûm'' edildim. Vatandaşlık hakkımı aldılar elimden. Dizinlerim, oyunlarım, notlarım, kitaplarım gitti!.. Meclis kararıyla Nevşehir Hapishanesi'ne götürüldüm. Bir Ermeni kilisesiydi bu. Taştı. Soğuktu. Dağ başındaydı. Barışseverler Derneği üyelerinden bazılarını ve Aziz Nesin'i getirdiler oraya. Tanıştık.
Gece gündüz Maraş dağlarında kelepçeli yürütülmeler, gazyağlı paçavrayla yakma girişimleri, kaçıyor diye vurdutma oyunları... Hangisini niçin anlatayım?
O zaman yirmi üçtü yaşım. Kimsesizdim. Avukatım bile yoktu. Anamı bile göstermediler bana. Bir gecede ağardı saçlarım. Neyini anlatayım? Her türlü namussuzluğu gördük. Neyini anlatayım? Bir başka yıldıza atılmış gibi yalnızdım. Neyini anlatayım? Yıllarca işsizlik ve vatansızlık yaşadım. Neyini anlatayım? Karayollarına ''amele'' yazıldım, üç gün sonra kovdular. Neyini anlatayım? Yirmi yedi ay er olarak, çanta sırtta, askerlik yaptım. Neyini anlatayım? Hapishaneden çıkarıp kışlaya gönderdiler. Neyini anlatayım? ''Okuması, yazması, görüşmesi, konuşması yasaktır'' dediler. Neyini anlatayım?
Hapisliğim bitti. Bırakmadılar. ''Asker kaçağısın'' dediler. Okula hiç ara verememiş, beş buçuk aylık öğretmenken hapse tıkılmış, yılları parasız yatılıkla geçmiş bir kimse nasıl olur da ''asker kaçağı'' sayılır?
Candarma karakolunda yatıp kalkmaya başladım. Günler geçiyor. Ne olacak sonum, belli değil. Ürgüp üzerinden Kayseri'ye götürdüler, tutuklu. Askerlik muayenem yapıldı. Döndük. Yanıma iki candarma, hadi yallah İstanbul'a, Birinci Ordu emrine! Harbiye'ye çıkarttılar beni. Koydular bir odaya. Bir subay sorguya çekti beni. İyi bir subaydı. ''Karnın aç mı?'' diye sordu. ''Biz seni Birinci Ordu'da tutamayız'' dedi. Selimiye Kışlası'nın hapishanesine attılar beni. Fareler kedi kadar! Helaya girmek yiğitlik. Kıçını kapıyorlar insanın. Yattım orada bir süre. Günlerden sonra, Haydarpaşa'ya götürdüler, bana ayrılmış bir kompartımana soktular, ayak bileklerimden bağladılar kanepeye. Kollarım zaten bağlı. Ve iki muhafız. Yolcular beni azgın bir deli sanıyorlardı. Eğlenceli bir işti? Tren beni böylece Sıvas'a götürdü. Sıvas'ta yapacaktım askerliğimi. Tümene, tabura, bölüğe teslim ettiler beni." (Hasan Hüseyin ''Yaşam Öyküsü'', Türkiye Yazıları, Sayı: 14, Mayıs 1978)
***
Hasan Hüseyin'in öğrencisi Yaşar Kaynak'la birlikteyiz. Ona, öğretmeni Hasan Hüseyin'i soruyorum. 1950'nin Afşin'ine düşsel bir yolculuğa çıkmasını istiyorum.
Hasan Hüseyin, bildiğimiz kadarıyla 6 aya yakın bir öğretmenlik yaptı. Öğretmenlik yapması türlü nedenlerle engellenince, bu mesleğe olan sevgisiyle, hakkı yenilmiş bir insanın iç sızılarını birlikte taşıdığını iyi biliyorum. Bunu, onu yakından tanıyan biri olarak söyleyebilirim. Dostluğundan, şairliğinden esintiler almanın onurunu taşıyorum. Şunu sormak istiyorum: İlerde yaşayacağı binlerce acının başlangıç noktasında Gazi Eğitim Enstitüsü'nü bitirmiş 23 yaşlarında bir edebiyat öğretmeniyle tanışmanız nasıl oldu?
Hasan Hüseyin'i aradan yıllar geçmesine rağmen iyi anımsıyorum. 12 yaşında bir çocuktum. Doğduğum ilçenin, Afşin'in adını taşıyan ortaokulun bir ya da ikinci sınıfta olmalıydım. O yıllarda fazla öğretmenimiz yoktu. Çoğu derslerimize vekil öğretmenler gelirdi. O sıralar okulumuza bir Türkçe öğretmeninin atandığını söylediler. Kimdir diye merak ettik. Kendisiyle tanıştık. O günkü görünümü gözlerimin önünde: Siyah, kıvırcık saçlı; güzel giyimli, yakışıklı bir insan...
Okulunuzla ilgili biraz bilgi verebilir misiniz?
Okul iki katlıydı. İlçenin tek ortaokuluydu. Öğretime açılışının üzerinden sanırım 1-2 yıl geçmişti. O zamana kadar ilçede ilkokulu bitiren öğrenciler, okuma amacıyla Afşin'e 30 km. uzakta bulunan Elbistan'a giderlerdi. O zaman bugünkü kadar araç olmaması nedeniyle, günübirlik gidiş olmaz, gidenler orada ev tutar kalırlardı.
Sınıfta ders veren Hasan Hüseyin'le ilgili neler anımsıyorsunuz? Öğretmenliği, öğrencilerle ilişkisi, farklılığı...
Derslerimizde şiir okuyuşunu hiç unutmuyorum. Şiir okurken kelimenin tam anlamıyla kendinden geçerdi diyebilirim. İlerde yakından tanıdığım, şiirlerini okuduğum Hasan Hüseyin'in; o yıllarda yazılar, şiirler yazıp yazmadığını bilmiyorduk. Şair olduğuna dair bir bilgimiz yoktu. Ancak o yıllarda da yazdığını sanıyorum. Ders kitaplarındaki şiirlerin yanı sıra sınıfa başka kitaplar da getirir; bizlere okurdu. Biz de onun okuyuşuna özenir, onun gibi okumaya çalışırdık. Şiir sevgisini ondan almışım diyebilirim.6 aylık öğretmenliğinde onu çok sevmiştik. Örnek bir insandı. Onun bir öğretmen olarak bizlere fazlasıyla verdiğinin ''sevgi'' olduğunu söyleyebilirim.
1950'nin Anadolu'sunun bir ilçesine atanan, şiiri seven, etkileyici bir kişiliği olan böyle bir insana özenmeniz oldu mu? Ona bakarak, ilerinin okumuş, önemli görevlere ulaşmış bir insanı olmayı düşündünüz mü? Sözgelimi öğretmen olmak içinizden geçti mi?
O yıllar çocukluk yıllarımız... Herkesin bir ideali vardır. Bildiğim kadarıyla, biz onu önder bir tip olarak görüyorduk. Konuşmasıyla, söyleşisiyle... Öğrencileriyle sürekli söyleşirdi. Babalarımızın, annelerimizin ne iş yaptığını sorardı. Aile durumumuz hakkında bilgi edinirdi. Bunları zaman zaman derste gerçekleştirirdi.
Şiire tutkun bir öğretmenin öğrencisi olmak, nasıl bir duyguydu?
Bizlere sürekli şiir okuturdu. Bana da bir iki kez şiir okuttuğunu iyi anımsıyorum. Şiir yazmanın çok güzel olduğunu, şiir yazan insanın hem duygusal hem de gerçekçi olabileceğini söylediğini yaşım küçük olmasına rağmen hâlâ çok iyi anımsıyorum.
Ne tür şiirler okuyarak sizde etkiler uyandırırdı?
Anımsadığım kadarıyla, o yıllarda Anadolu'da milliyetçilik duyguları, yurt sevgisi hayli gelişmiş bir düzeydeydi. Onun da bu duygulara hitap eden şiirler okuduğunu iyi anımsıyorum. Hatta bir seferinde ''Dört nala gelip uzak Asya'dan / Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim / Bilekler kan içinde dişler kenetli ayaklar çıplak / Ve ipek bir halıya benzeyen bu toprak / Bu cehennem bu cennet bizim (...) dizelerini okumuştu. Şiir çok hoşumuza gitmişti. Çok sevmiştik. Şiiri kimin yazdığını söylemedi. Daha sonraları şiirin Nâzım Hikmet'e ait olduğunu öğrendik.
Sınıfta iyi şiir okuyan arkadaşlarınız olur muydu?
Evet. Sınıfta olduğu gibi, bir bayram günü de 4-5 arkadaşımıza şiirler okutmuştu. Şiir okumamızı çok isterdi. Kendisi evde hazırlanır gibi gelir; şiirler okurdu. Şiir okurken, burun deliklerinin genişleyip açıldığını çok iyi anımsıyorum. Bir yerde kendinden geçerdi. Burada yinelemek isterim, o yıllarda gördüğüm en yakışıklı insandı Hasan Hüseyin.
Sınıfta ya da okulda, bir şiir günü düzenlemiş miydi?
Düzenlemeye fırsatı olamadı. 6 ay kadar öğretmenlik yaptı. Daha sonra tutuklanarak okulumuzdan alındığını öğrendik. Onu okuldan almasalardı bizler onu örnek alarak çok daha iyi yetişirdik. Dilimiz Türkçeyi daha o yıllarda sevmeyi öğrenirdik. Şiir okumamız için sınıfta gruplar oluşturmuştu. Sürekli tiyatronun güzelliğinden söz ederdi. Bizler tiyatronun ne olduğunu bilmezdik. Tiyatronun toplumun eğitilmesinde çok büyük etken olduğundan, şiirin insanın duygularına seslendiği için insanı yumuşattığından, yonttuğundan söz ederdi.
Kimi öğretmenler, derslerini daha bir yalınlaştırıp, söyleyeceklerini daha da anlamlı kılarak, öğrenciyi bilgi yoğunluğuna boğmaktan kaçınırlar. Hasan Hüseyin'in bu anlamdaki öğretmenliği üzerine neler söylemek istersiniz?
Anımsadığım kadarıyla ders programına fazla bağlı kalmazdı. Ders kitaplarında olmayan şiirler, makaleler getirirdi sınıfa. Getirdiği makalelerden biri sanırım Nurullah Ataç'ındı. Güzel bir makaleydi. Dil üzerine yazılmıştı. Severek okumuştuk.
Hasan Hüseyin bizlerle çok kısa bir zaman kalmasına rağmen, üzerimizde derin izler bırakmış bir öğretmendi. Şiir okuma, şiir yazma yönünden, olaylara bakış açısından etkiler bırakmıştı. Orada üç yıl kalsaydı; çok işler başarır, çok şeyler öğretirdi bizlere. Bizlere olduğu kadar çevreye de sonsuz katkıları olurdu. Bırakmadılar... O, kişiliğiyle insanı sanata yöneltecek bir öğretmendi.
Evi neredeydi, ilçede nerede kaldığını biliyor muydunuz?
İlçede ev tutmuştu. Fizik öğretmeni Mustafa Rolan'la birlikte kalırlardı. Sonradan bu öğretmeni de tutukladıklarını öğrendik. Hasan Hüseyin'in ilçede değişik meslekten insanlarla dostluk ilişkilerinin olduğunu duyardık.
Neden tutuklandığı üzerine bir bilginiz oldu mu o sıra?
O günün şartlarında ona komünist dediler. Elbistan Cezaevi'ne götürdüklerini öğrendik. Hayli üzülmüştük gidişinden.
Onun böyle nitelendirilmesi karşısında, sizler ''komünist olduğu halde bunu nasıl anlayamadık'' gibi bir duyguya mı kapıldınız; yoksa iyi oldu böyle bir adamı buradan uzaklaştırdılar'' diye mi düşündünüz?
Komünizm bizlere yıllar boyu hep öcü olarak tanıtılmıştı. Bu durum karşısında da Hasan Hüseyin'i öcü olarak düşündük. ''Vay dedik, bu öğretmen de komünistmiş meğer, bunun için tutuklamışlar onu.'' Kendisine komünist denilmesi bizi uzun uzun düşündürmüş, şaşırtmıştı.
Sizin dışınızda ne gibi durumlar oluştu?
Bizlerin üzülmesine karşılık, komünist olduğunu ifade edip, bu duruma sevinenler de oldu. Bunu biraz da o günkü koşullara göre değerlendirmek gerekiyor. Olay, büyük sansasyon yarattı... O günler herkes bu olayı konuştu. ''Hasan Hüseyin adlı Türkçe öğretmeni komünistmiş meğer, tutuklamışlar onu. Çocuklarımızı zehirleyecekti. Gitmiş çok şükür'' diyenler oldu. Onun gidişiyle, yerine bir vekil öğretmen verdiler. Oysa ona çok alışmıştık. Çok aradık onu.
Ona bağlanmanızı nasıl yorumlarsınız?
Bir kere o yıllarda, çok güzel giyinen bir kişiydi, genç bir öğretmendi. Elbisesinin ütüsüne dikkat ederdi. Belirttiğim gibi simsiyah, gür saçları vardı. Bende bıraktığı en etkili tarafı gülüşüydü. Gülüşünü sevdiğimi söyleyebilirim. Çok güzel gülen bir insandı. Öyle güzel gülen bir insan daha anımsamıyorum.
Lise öğreniminizde, askeri öğrenci olarak fakültede öğrenim gördüğünüz yıllarda, asker öğretmen olarak Türk dili ve edebiyatı dersleri verirken, kuşkusuz onu yakından izlediniz. Yıllar sonra onunla karşılaşıp bir özlem giderme durumunuz oldu mu?
Üniversite yıllarımızda bir şiir matinesine gelmişti. Gidip elini öptüm. Durumu, Afşin Ortaokulu'ndan öğretmenimiz olduğunu anlattım. Beni anımsamaya çalıştı, arkadaşlarımızdan birkaçının adını verdi, benim gibi öğrenim görüp görmediklerini sordu. Yazdıklarını, şiirlerini okuduğumu söyleyerek hocam neler yapıyorsunuz? diye sorduğumda, ''Biliyorsunuz öğretmenliğimi elimden aldılar. Ben sicilli bir adamım'' demişti. ''Hocam siz bizim gönlümüzde yer etmiş bir insansınız'' demiştim.
O yıllarda birlikte olduğunuz arkadaşlarınızdan sonradan onunla ilgili anılarını anlatan oldu mu?
Birkaç arkadaşıma sordum, ancak onu iyi anımsayamadılar. Ben biraz da onu, yazınsal çalışmalarını yakından izlediğim için unutmadım diyebilirim.
O yıllarda salt ona değil, onun konumunda olan pek çok aydına, şaire, yazara, ressama daha doğrusu düşünen insana büyük haksızlıklar yapıldığı bir gerçek. 12 yaşındaki bir çocuğun belleğinden bir şey sökülüp atılamadığı ortada! Ya o insanın yüreğinden koparılanlar?.. Bu konuda neler düşünmüşsünüzdür?
Sonradan çalışmalarını izleyince, şiirlerini, yazılarını okuyunca Hasan Hüseyin'in harcandığına inandım. Yazık oldu. O eğer harcanmasaydı, çok işler başarabilecek bir insandı. Şiir alanında çok güçlü bir şair olduğunu biliyorum. Her zaman söylerim, Hasan Hüseyin'in önü kesilmeseydi, çok başarılı bir insan olarak, çok iyi yerlere gelebilir; öğretmenlik mesleğindeki başarılarıyla iç içe, sanat alanında sivrilebilen pek çok öğrenci yetiştirirdi. Kim ne derse desin o örnek bir insandı. 6 aylık öğretmenliğinde bile bile bunu kanıtlamıştı. Son olarak şunu ekleyeyim: Ortaokul yaşamımda birçok öğretmenim oldu, ancak onu anımsadığım gibi hiçbiri aklımda kalmadı.
Hasan Hüseyin gibi bir şairin öğrencisi olmak gerçekten onur duyulacak bir durum. O sınıftan bugünkü noktaya ulaşmış tek kişisiniz. Yarım yüzyıl öncesinin anılarıyla bizi iç içe kıldığınız için içten teşekkür ederiz.
Anısına saygılar sunuyorum. Hasan Hüseyin gülüşü güzel öğretmenim benim.
cumhuriyet dergi. 28 ŞUBAT 1999 Daha fazla bilgi için:
GELİNCİK TOZLARI
Okumadan atladığın sayfalar,
Hayatının kırık notlarıdır...
Anılar, şimdi o yorgun sular;
Bu şiirin kanayan rüzgârıdır...
Her ırmak kendi göğüne yaslanır,
Her kuş kendi göğünü gök sanır...
Sahiplenerek yürüdüğün o ömür var ya;
Havada uçuşan gelincik tozlarıdır..
Bülent Tezcan
5 Nisan kararları 31’inci yılında…
-
Aslında o dönemle şimdiki arasında çok fazla ortak nokta var ve aynı
sorunlar aynı yöntemlerle çözülmeye çalışılıyor. Hatada istikrar var
anlayacağınız. Ha...
Dağ başını...
-
12 Eylül’den bir iki yıl sonra, dikta, kendince yumuşamaya karar vermiş,
gençlik konserlerine izin vermişti, artık akıllarında ne varsa, “kilisenin
kontr...
MİZAH SADECE GÜLDÜRMEZ,DÜŞÜNDÜRÜR DE
-
İNTERNET
* MİZAH, SADECE GÜLDÜRMEZ, DÜŞÜNDÜRÜR DE!*
Mizah yazarlarının yüzlerinin ciddi olması çoğu insanı şaşırtıyor
olabilir. Onl...
Bir-iki kelime
-
Son etimoloji yazısını yazışımın üzerinden tam beş yıl geçmiş. Vay be!
Zamana bak, bizi hiç takmayarak kendi yolunda ilerleyip gidiyor.
Aklıma takılan *...
Martı’da Kültür Sanat Etkinlikleri
-
Efsanevi “Carmen”Operası, nisanda Sahneleniyor İstanbul Devlet Opera ve
Balesi’nin sahneleyeceği, Georges Bizet’nin müziğiyle tüm sınırları aşan,
karakte...
3 NİSAN KADINLARIN SEÇME SEÇİLME HAKLARI
-
Türkiye'de kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınması
Atatürk devrimleri sonucu, yerel seçimlerde 1930, genel seçimlerde 1934'ten
beri kullanıl...
NİL’DE YOLCULUK
-
Nil’in iki yanındaki mango ağaçları, muz bahçeleri ve şeker kamışı
tarlaları eşlik ediyor yolculuğumuza. Hurma ve palmiye ağaçlarını unutmamak
gerek.
Sevdamı dilim anlatamaz gel beni sustur
-
Sevdamı dilim anlatamaz gel beni susturSevdâmı dilim anlatamaz gel beni
susturHülyâlara sar rûhumu , gözlerde konuşturGönlümde bu akşam biriken
yaşları coş...
“AYKIRI KADINLAR” TARİHİNDEN: KAZVİN’Lİ TAHİRÎ[*]
-
“Artık kadınları evin içinde ömür boyu mecburen mahsur
ve mahpus kalma zamanı geçmiştir. Şimdi artık o eski adet ve
gelenekleri ve utangaçlıkları ken...
“Gezegenimize bir aşk mektubu”
-
Booker Ödülleri yayıncılarımız için önemli bir kaynak haline geldi. Ödül
kazananlar yanında kısa listelerde yer alanlar da Türkçeye çevirilip
yayınlanıy...
BİR Günlüğü 29: Orada
-
İşte son gün. Bir tam ay döngüsünü birlikte, “bir”lik çerçevesinde
tamamladık. Hepimizi gönülden alkışlıyorum. In lak’ech ala k’in diye
seslenmiştim. Bu ça...
GERÇEK MUTLULUK
-
Hintli milyarder Ratanji Tata'ya radyo sunucusu tarafından bir telefon
görüşmesinde sorulduğunda:
"Efendim, hayatta en mutlu olduğunuz anı ne olarak ha...
Açların ayak sesleri
-
*Yusuf NazımT24 | 23 Mart 2025*
“Açım” dedi, “aç!”
İşte beni vuran bu sözdü.
Kırçıl sakalları akça pak, uzun beyaz saçları ıslaktı. Az önce, kalabalığı...
Bir büyüme hikâyesi: KIRIK KOLLAR AHALİSİ
-
Bu kez elimizde çocuklar için yazılmış ama yetişkinlerin de sevebileceği
bir kitap var. Kırık Kollar Ahalisi, babasını kaybettikten sonra ailesiyle
yeni ...
Protesto için Açık Çağırı
-
ALFA YAYINLARINI PROTESTO İÇİN AÇIK ÇAĞRI Değerli arkadaşlar, Otuz yılı
aşkın süreden beri -herhangi bir beklentim olmaksızın- Farsçadan yapmış
olduğum yaz...
Yerli Bilimkurgu Yükseliyor (YBKY)-Sayı:86
-
Sevgili E Nihan Acar, YBKY Bilimkurgu Öykü Seçkisi 2024’te yer alan
öykülere kısa kısa değinmeye devam ediyor, emeğine sağlık. Ekran Görüntüsü
öyküm oradan...
ÇAYKUR’u tasfiye taslağı
-
Mart ayında yeni sezon için bahçelere girmeyi bekleyen çay üreticileri,
yine bir “Çay Kanunu” tartışmasıyla karşı karşıya kalacak. Doğu
Karadeniz’in en öne...
Bir Oruç Aruoba Portresi // Sufi.
-
*Aruoba Anısına.../ gittiğin gün!*
*İlk gençliğimin yaprağıydı, büyüdü, serpildi, büyüttüm, çoğalttım o
yaprağı ki çok şey öğrend...
Selim İleri’nin Daktilosu
-
A: A harfiyle başlar. Doksanını aşkın bir daktilodur, gecelerce siyah… Son
şeridi de bittiğinde yenisini satın alabileceği yer bulamazsa
kullanmayacak. Kal...
KAYBETTİĞİM SESLER
-
Huzur evinde yaşayan Salim Bey, eskiden ünlü bir keman virtüözü olarak
konserlere katılmış ve pek çok yabancı ülkelerde konser vermiştir.Bir gün
yetiştir...
Wedding Event
-
14 Eylülde ilk düğün etkinliğimi gerçekleştirdim. Muhtemelen Türkiye de
ilk kez. Foça yakınlarında bir çiftlik evinde oldu. Düğün sırasında bana
ayrıla...
Düzenin megalomanisi
-
Bu yazıya Baba filmleriyle bilinen Francis Ford Coppola’nın son filmi
Megalopolis vesile oluyor, ama bir film eleştirisi yazmak niyetinde
değilim. Söz konu...
Önce AKP/FETÖ, şimdi AKP/MHP
-
Orhan Bursalı
[image: Orhan Bursalı]obursali@cumhuriyet.com.trSon Yazısı / Tüm Yazıları
Önce AKP/FETÖ, şimdi AKP/MHP
16 Mayıs
Türkiye sürekli iktidar kav...
Onur Yürüyüşü Üzerine
-
Son iki seneki yürüyüşler, devlete, sahip olduğu tüm güce ve mevziye rağmen
etrafının lubunyalarca çevirili olduğunu göstermiş oldu.
Erich Fromm Hayatı ve Eserleri
-
Sosyal psikolog, psikanalist ve filozof Erich Fromm, şarap tüccarı Naphtali
Fromm ve Rosa Krause Fromm’un tek çocuğu olarak 23 Mart 1900’de Almanya’nın
Fra...
EMILY DICKINSON HAKKINDA BİLİNMEYEN 17 GERÇEK
-
Edebiyatla daha önce ilgilendiyseniz, Emily Dickinson’ın ismi size yabancı
gelmeyecektir. Amherst Güzel Kadını olarak bilinen
The post EMILY DICKINSON HA...
MGC Medya Başarı Ödülleri 12 Ocak’ta Dağıtılacak
-
Muğla Gazeteciler Cemiyeti 2023 yılı “Medya Başarı Ödülleri” sahiplerini
buluyor. Ödül Gecesi 12 Ocak’ta Demircioğlu Park Hotel’de yapılacak. Gecede
“Onur ...
cobra 39
-
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için Giriş yap veya üye ol.
Ziyaretçiler için gizlenmiş link,görmek için Giriş yap veya üye ol.
saygılarımla:
여우 알바 구인
-
In today’s digital age, the 여우 알바 구인 demand for skilled professionals in
the field of computer science and information technology (IT) continues to
skyro...
GAZHANE BELLEĞİ ÖYKÜLERİ
-
Originally posted on Pazartesi14:
Ilık bir Kasım akşamı, 6 Kasım Pazar günü NEYYA Edebiyat olarak bir yıldır
üzerinde çalıştığımız Gazhane Belleği öyküleri...
Fatma Işık’a 4 soru | Mehmet Özçataloğlu
-
[image: Fatma Işık’a 4 soru | Mehmet Özçataloğlu]
Neden çocuklar için yazıyorsunuz? Çocukluk insanın ilklerinin saklı olduğu
bir dönem. İlk adım, ilk gül...
Cevanşir: Küçük bir tarih notu
-
Cevanşir Farsça bir isim, “genç arslan” demek. Bu ismi taşıyanların ilki ve
en ünlüsü 7. yy’da Greklerin Albania, Ermenileri Ağwank, Arapların Arran
adın...
Hata Ayıklayan Şiirler: Eskiden Buralar
-
Günlük yaşantıdaki kurallar çoğu zaman, yazılan eserler için de geçerlidir.
Zorla gerçekleşen, kendine biçilen rolden fazlası istenen veya aşırıya
kaçan ...
KİGEM Uzman Havuzu açıldı.
-
Kendini geliştirme alanında kariyer yapanların çoğu kendi başına ilerlemeyi
seçer. Oysa hiçbirimiz hepimizin toplamı kadar akıllı değiliz! Kendi
özgünlüğ...
Demirci’nin Hükümet Tabibi; Dr. Nihat Yörükoğlu
-
Demirci’nin Hükümet Tabibi, Dr. Nihat Yörükoğlu Nihat Yörükoğlu,1911
yılında Manisa’nın Ulucami Mahallesinde dünyaya gelir. Babası Tarih
Öğretmeni Nihat ...
VİCDAN-VİCDANSIZLIK
-
Vicdan kavramından benim anladığım;akıl, sağduyu, adalet ve merhamet(acıma)
duygularının toplamı olduğudur.
Bazı batı dillerinde vicdan(concience/consien...
Filiz Yavuz: Göçmek Ne Garip Şey Anne!
-
‘Gidenler, geleceklerini bu sıradanlaşmış kötülüğün içinde kurmak
istemiyor.’ “Boğaz havası mıydı içime çektiğim, İstanbul’un kiri pası mıydı
yoksa? Ya da ...
Epidemien øker, Paris Marathon kansellert
-
Hetebølgen slutter i Frankrike, men Covid-19 vet ingen pusterom: Paris
Marathon planlagt for november har blitt kansellert mens samtaler blir
presserende...
Şiirini Al Gel! – Ekim
-
Akademi Nar, kültür sanat alanında yedi yılda binlerce kişiye ulaşmış
eğitim – öğretim deneyimini, bu sonbaharda iki yeni ve sürekli macerayla
sürdürüyor. ...
Müjde Ar'ın Kadınları
-
(Bu akşam aşağıdaki yazıyı bloğa koymaya çalışırken zorlandım, unutmuşum.
Ah ah nerede o top sektirdiğimiz günler. Zaten bugün evimin önündeki o
kendi ha...
Yazı Yolculuğuna Çıkanlara Önerilerimiz
-
Alberto Manguel, Okumanın Tarihi, YKY Andrew Bennett ve Nicholas Royle,
Edebiyat, Eleştiri ve Kurama Giriş, Ayrıntı Yayınları Berna Moran, Edebiyat
Kura...
Coşkun-taşkın okur
-
Geçmiş zaman, ev ararken her baktığım evi çok beğeniyordum. Sonra daha
iyisini görünce, haliyle onu da beğeniyor ve bir öncekini nasıl
beğenebildiğime şaş...
ŞENGÜL CAN'DAN YENİ BİR ÖYKÜ KİTABI: "DEVAMSIZ"
-
*Şengül Can, kimi zaman Anadolu ağızlarından beslendiği kimi zaman da ince
ince ayrıntılarla bezediği şiir tadındaki öykülerinden
oluşan Devamsız’da ok...
SİZ HİÇ "ARKA SIRADA" YAŞADINIZ MI?
-
Ne demektir bu sözün anlamı?
Gerçek olan “gerçeğin” peşine düşelim mi yine?
Burada defalarca dikkat çekmeye çalıştım, karşılığında ciddi eleştiriler de
al...
Safınız Belli Olsun
-
Toplumların asırlar boyunca medeniyet adı altında ortak yaşam temellerini
köklü bir gelişim ve değişimden geçirmelerinin bir sebebi var. İyi ya da
kötü, do...
Doğu Ekspresi köprüde oynayan çocuğa çarptı
-
Doğu Ekspresi Kars’ta, köprü üzerinde oyun oynayan 13 yaşındaki engelli
çocuğa çarptı. Trenin çarptığı çocuk köprüden düştü. Yaralanan çocuk tedavi
altın...
Fosil Anılar
-
-Bu kaset ne Haydar Abi? -Çok iyi bir müzisyendir, son albümü, al dinle,
sende kalsın. Kaset kapağında değişik buğulu bir çizimle bir adam resmi
vardı ve a...
Dr. Inge Genefke, Eren Erdem’e Selam gönderiyor…
-
Dostum Cengiz Yıldırım gazetede odama gelince duvardaki renkli boncuktan
yapılmış saate baktı: “Dr. Inge Genefke” adı yazılmıştı boncukla. Ben de
açıklama ...
13 kadından çinilerin dünyasına yolculuk
-
Çinicilik sanatına gönül veren 13 kadın sanatçıdan oluşan “Sırlar Dünyası”
topluluğunun “Toprak ve Ateş” isimli karma çini sergisi, Maltepe Belediyesi
Prof...
BOLTON’LARA KARŞI BİZ
-
1980’den beri neo-liberal siyasetin çökertip yok ettiklerini, hem zihniyet
hem de kurumlar bakımından tutup ayağa kaldırma zamanı geldi.
*
*Dünyada “serb...
Kestane Karası-Mustafa ASLAN
-
KESTANE KARASI Engin Aktel’in ilk romanı adını bir fırtınadan alan Kestane
Karası’dır. Bu, yazarın ikinci romanı Son Eylül’ün öncesini oluşturan bir
yapıt ...
Yıldız Sertel’in üç kitabı tekrar raflarda
-
2009 yılında hayata vedan eden Yıldız Sertel’in daha önce farklı
yayınevleri tarafından basılan üç kitabı, Can Yayınları etiketiyle tekrar
raflarda. Ardımd...
CUMHURİYET VE ELEŞTİREL DÜŞÜNCE...
-
Erdal Atabek, 24 Eylül tarihli Cumhuriyet’te yayınlanan *“Eleştirel Düşünce
Olmayınca…”* başlıklı yazısında “eleştirel düşünceyi” şöyle tanımlıyor:
*“Ned...
Kitap Hediyesi Kazanan 2 Kısa Öykü
-
Aşağıdaki iki öykü Chagall’ın bu resmi için yazıldı ve yazarları Yitik Ülke
Yayınları’ndan mini kitap seti kazandı. Yarışmamıza katılan herkese
teşekkür ed...
Ramazan Bingöl'den Marka Olma Stratejileri
-
Marka olmak gerçekten çok zor bir yolculuk. Bu işte çok kısa bir sürede
başarılı olan ve* "Ramazan Bingöl"* markasıyla ülkemizin en önemli
isimlerinde...
Marcel Duchamp ve İşin Reddi
-
Marx’ın doğumunun iki yüzüncü yılına geldik (5 Mayıs 1818). Almanya’da
doğduğu ev Trier’de şimdi bir müze. Bir Cumartesi gittik gördük Trier’i ki
müze Marx...
YENİ ADANA GAZETESİ 100. YAŞINDA
-
Mustafa Gazalcı mgazalci@gmail.com 24 Aralık 2017 tarihinde “Yeni Adana
Gazetesi” 100. kuruluş yıldönümünü güzel bir toplantıyla kutladı.
Toplantıya ülkeni...
BABIÂLİ KİTAPÇILARI
-
Burhan Arpad, ki yaşamı Babıâli’de geçmiştir, Cumhuriyet gazetesindeki
köşe yazısında, (13.01.1981) o tarihten yarım yüzyıl önceki Babıâli
yokuşunun fotog...
-
KÖY ENSTİTÜLERİ
TARİHSEL ÖZET
Köy Enstitüsü Hareketi ile ilgili gelişmeleri izleyebilmek için, önemli
tarihleri satırbaşlarıyla anımsamak pratik yararlar s...
Cem Sultan’dan Beyaz Saray’a!
-
2009’da Unesco’nun Dünya Kültürel Miras Listesi’ne giren beş buçuk asırlık
dokumacılık geleneğiyle Fransa’nın Aubusson şehri, bu yaz açılan
Uluslarararası ...
YANKO’NUN OĞLU AHMET VE İSTİKLALE BAŞ KOYANLAR
-
Bir 30 Ağustos Destanı “Onlar uzun eğri burunlu ve konuşmayı şehvetle seven
insanlardı ki; sırtı lacivert hamsilerin ve mısır ekmeğinin zaferi için,
hiç ki...
Asiye nasıl kurtulur
-
İAsiye sadece bir kadın değil, sadece etini satarak yaşamak zorunda
bırakılan bir insan değil, sadece cinsel kimliklerimizi sorgulayacağımız
bir içbükey ay...
KIRMIZI SAÇLI KADIN - ORHAN PAMUK
-
* Yaz ayları da gelince bloklar iyice ihmal ediliyor. Sıcaklar, ülkede
meydana gelen tatsız olaylar yüzünden bir soğukluk geldi. İnşallah
geçicidir, aca...
Yön Haber-Söyleşi
-
Ercan Kesal, 25 yıl önce hekim olarak atandığı Keskin’de yaşadığı bir
gecenin uluslararası alanda ödül alan bir sanat yapıtına dönüsmesini
izlemis bir sana...
Veda Mektubu
-
Bu bir veda mektubu. “Her şeyin bir iç zamanı vardı. Kıpırtının, savruluşun
ve durmanın. Her şeyin bir zamanı,” diyor Birgül Oğuz, Hah’ta. Her şeyin
bir iç...
2016 World Fantasy Award Adayları Belli Oldu
-
Nebula, Hugo, Locus derken ödül sezonunda sıra World Fantasy Awards’a
geldi. Ödülün kazananları 27-30 Ekimde Ohio’da yapılacak olan Dünya
Fantazya Kongresi...
Film Nedir
-
*Film*, hareket eden grafiklerin veya görsellerin elektronik sinyali
sonucunda hazırlanan, başta eğlence, eğitim ve farklı konularda hazırlanan
görsel sey...
Daha Fotojenik Olmanın 7 Yolu
-
Fotojenik olmadığınızı düşündüğünüz için selfielerden nefret etmiş
haldeyseniz doğru yerdesiniz! Nasıl “Çirkin kadın yoktur, bakımsız kadın
vardır” düşünce...
En Yüksek Gişe Hasılatı Yapan 10 Film
-
Popüler olan her zaman iyi midir? sorusu yıllardır özellikle de sanat
eserleri söz konusu olduğunda sorulan bir sorudur. Pek tabii insandan
insana değişebi...
YARINA DOĞRU… Cem Yağcıoğlu
-
Kürt düşmanlığı ile Türkçülüğü harmanlamaya çalışmak.. zaten amaçlanan
hedefe hizmet etmektir!. yine takip edenler iyi bilir, ara-ara sağ-sol
üzerine denem...
Bi arkadaşa bakıp çıkıyorum
-
Uzun zaman ara verince nasıl başlanır bilirsin "bloguma uzun zamandır
yazmıyordum bir uğrayayım dedim, özlemişim..." falan filan. İşin açığı
ÖZ...
Mind-boggling Chelsea FC Brief History
-
If you like to watch football game at the tv on the range of domestic until
international game, I believe which you just get your own team choice which
you...
Ayşegül Kitap Fuarında
-
34. İstanbul Kitap Fuarı
Bir gece öncesinden sandviç, meyve ve kuruyemiş hazırladım. Yedek alışveriş
poşetleri, ıslak mendil, baş ağrısı hapları, bozuk ...
-ADETTENDİR-
-
''Kadınların,kocalarını başka kadınlardan veyahut etkilendiğini düşündüğü
kadın olan erkek annesinden uzak tutup kendilerine bağlayabilmek
geliştirdikle...
bilbao ve guggenheim müzesi
-
"*Onu ilk gördüğümde aman Tanrım, ben bu insanlara nasıl bir şey yaptım
böyle dedim. Tasarladığım bir yapıyı ilk gördüğümde böyle oluyor,
battaniyenin al...
Yalnızlama Senfonisi
-
Kocaman ve şükredilesi mutlulukların içerisine, dayatılan ve gözüne gözüne
sokulan “mutsuz ol” algısıyla yaşam sürerken koca şehirlerde, kısmetse
uyanırsın...
Tavsiye Evi’nde Mathazone…
-
Merhaba Sevgili Melekler, 11 Nisan 2015 tarihinde
#TavsiyeEvinde Meleklerimiz ile bu sefer çocuk meleklerimize Mathazone
tekniği ile Matematik sevgisini...
Orhan Pamuk’a göre yazarlık!
-
*Yaratıcı yazarlık seminerine katılan Nobel ödüllü yazar Orhan Pamuk
yazarlığın herkesin bildiği şeyi, herkesin bilmediği şekilde anlatmak
olduğunu söyled...
IZANSIZ MAHALLE / MEHMET ÜNVER (III)
-
izan.. anlayış .. kavrama yeteneği anlamına gelen bir sözcük.. izansız
mahalle bir roman.. roman.. insanların serüvenlerini.. iç dünyalarını..
toplumsal bi...
Sol Dergi Yazı
-
Bardağın dolu yanı: Acaba ‘örtünme evrimi’ nasıl başladı, ‘incir
yaprağı’yla mı?
Türban da “yetmez ama evet” konusu oldu! Balıkesir Müftü Yardımcısı,
...
SATICININ ÖLÜMÜ - ARTHUR MILLER
-
(Flütle çalınan bir ezgi duyarız. Ağaçlardan, çimenlerden ve ufuktan
sözeden güzel bir şarkıdır. Perde açılır. Karşımızda satıcının evi vardır.
Evin arkas...
Dikkat "sahte" şiir! Dikkat "sahte" Can Yücel !
-
*pR*
İnternette sahte şiirler dolaşıyor...“Şiir gibi (!)” ama şiir olmayan,
saçma sapan, kafiyeli cinaslı mani kıvamında duygusal sözler, ucuz
romantik, k...
Kitap (Sahilden Bostancı) / Çağlayan Çevik
-
*Kitap (Sahilden Bostancı) / Çağlayan Çevik – Hürriyet Keyif / Temmuz
20.2014*
Çağdaş Türk öyküsü deyim yerindeyse kıpır kıpır. Daha yılın ortasına
geldiğ...
-
*Anton Pavloviç Çehov*
*Martı*
*Yabancı dilden çevrilen kitaplarda çeviri çok önemlidir. Tiyatro
oyunlarında ise daha da önemlidir. Şiirsel anlatımı,sö...
İlker Başbuğ tahliye edildi.
-
Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, tahliye kararının
ardından Silivri Cezaevi’nden çıktı. Başbuğ, “Biz tek bir şey istiyoruz,
adalet i...
KİTAPLIK KURDU YAYIN HAYATINA SON VERİYOR..
-
kitaplık kurdu..
sevgili leylakdalı'nın kendi blogunda kendi kitaplığının fotoğrafını
yayınlayıp..
sizin kitaplığınız nasıl diye sormasıyla başlayan..
v...
-
Google Maps'de meydana gelen değişiklikler nedeniyle verilerin haritaya
yüklenmemesi üzerine ZeeMaps üzerinde bir harita oluşturdum. Verilerin
geldiği n...
Küçükçekmece Forumu’ndan notlar 21 Ağustos
-
Küçükçekmece Dayanışması her pazartesi, çarşamba ve cuma Tepeüstü Meydan
75. Yıl Parkı’nda forumlarını gerçekleştirmeye devam ediyor. Geçtiğimiz
hafta b...
GÜNLERDEN CUMARTESİ MEYDANLARDAN TAKSİM
-
Devlet Tiyatroları, Devlet Opera ve Bale’sinin kapatılarak, kurumların
müdürlüklere bağlanması gibi saçmasapan bir tasarıyı protesto etmek üzere
çıktık ...
-
*TEPEMİZDE SALLANAN BİR SORU *(*)
Ali BULUNMAZ
Artık “Hayatın anlamı nedir?” gibi “sıradanlaşmış” sorular ne sıklıkta
soruluyor bilinmez ama bu ve benz...
Duyduk Duymadık Demeyin Kütüphane Haftası Başlıyor
-
*48. Kütüphane Haftası tüm Türkiye’de dolu dolu etkinliklerle kutlanacak.*
Kamuoyunda kütüphane konusunda olumlu çağrışım oluşturmak; kitap, kütüphane
ve o...
ASIL KÜRESEL DAYANIŞMA
-
Gerçek sanatseverler biliyordur, bu ara İstanbul’da geniş boyutlu bir
belgesel film şenliği sürüyor: 1001 Belgesel Film Festivali.
Bu şenlikte, Küba belgese...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder