30 Ağustos Zafer Bayramı: "Özgürlük ve Bağımsızlık benim karekterimdir" diyen yüce Atatürk Komutasınında kesin zaferin kazanıldığı gündür, 30 Ağustos 1922...Ölüm kalım savaşında koşan Türk ordusu Atasından aldığı "Ordular İlk hedefiniz Akdeniz'dir İleri! “ komutuyla 9 Eylüle doğru koşmuştur...Tarihe gömülmek istenen bir ulus yoktan var olmuştur, tarih boyunca görüldüğü gibi. Bu zafer; 23 nisan 1920 de kurulan ancak adı henüz konulamayan yeni Türk Devletinin ,Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş zaferidir...
Ünlü yazar Falih Rıfkı Atay, şöyle demektedir :"Eğer bagımsız bir devlet kurmuşsak, özgür vatandaşlar olmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak ,yurdumuzu batı'nın pençesinden ,vicdanımızı ve düşüncemizi de Doğu'nun pençesinden kurtarmışsak, bu topraklardan ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak ,nefes alıyorsak, hepsini, herşeyi ,"30 ağustos zaferine borçluyuz!" 30 ağustos zaferini kim gerçekleştirdi Mustafa Kemal Atatürk!"
Hepimize kutlu olsun... Vatanı sevmek, milleti sevmek; milli bayramları önemsemekle,yaşamakla gerçekleşir fikrindeyim...
Arzu Sarıyer
Arzu Sarıyer
İngiltere Başbakanı Lloyd George'a haber geldiğinde oturduğu yerden sıçramıştı:
"Doğru olamaz!" diye adeta isyan etti.
Haberi getiren Miss Frances Stevenson: "Şimdi Dışişleri Bakanlığı yazdırdı Efendim," dedi.
"Lanet olsun!" diye haykırdı Lloyd George.
Kendisine iletilen notu bir kez daha okudu. Sonra büyük bir çöküş içinde bir süre sessiz kaldı.
"Askerler uyarmıştı" diye mırıldandı kendi kendine. "Ama ben, Yunanlıların kazanacağına inandım! Adamları teşvik ettim... Şimdi yalnızca Yunanlılar yenilmedi; benim politikam ve saygınlığım da darbe aldı! Bir çıkış yolu bulmalıyım..."
Miss Stevenson, üşümüş gibi büzülen Başbakan'ın, bir çocuk gibi çaresiz kalışına üzülmüştü. Karşısındaki adam, bir dünya lideri değil de sanki, sokakta kalmış bir öksüzdü.
"Kahve ister misiniz Efendim?" diye sordu.
Dünya lideri:
"Bana sert bir kahve yap Frances," dedi. "Ama çok sert olsun!"
*
30 Ağustos Zaferi'ni öğrendiğinde, oturduğu koltuğa sinip kalan öteki kişi, son Osmanlı Padişahı Vahidettin'di.
Haberi kendisine ileten, Mabeyn Başkâtibi Rıfat Bey'di. Padişah kulaklarına inanamadı.
"Doğru mu bu?" diye sordu sıkıntıyla.
Başkâtip saygılı biçimde:
"Haberi, İngiliz Yüksek Komiserliği de doğruluyor," dedi. "Ordu, Yunanlıları gerçekten yenmiş Efendim!"
Vahidettin gözlerini yumarak kendi içine kapandı.Küçük Mabeyn Dairesindeki odadaydılar. Padişah, her zamanki koltuğunda oturuyordu.
"Bu milli zaferi kutlamak istersiniz diye düşündüm..." dedi Rıfat Bey.
"Emrinizi almak için rahatsız etmiştim."
Vahidettin'in donmuş gibi kıpırsız duran yüzü ekşidi birden; gözlerini açıp öyle sert bir bakış baktı ki Rıfat Bey'e. Adamın içi titredi. Bu bakışta, Padişah'ın, Milli Zaferden hiç mutlu olmadığı apaçık okunuyordu.
"Doğru olamaz!" diye adeta isyan etti.
Haberi getiren Miss Frances Stevenson: "Şimdi Dışişleri Bakanlığı yazdırdı Efendim," dedi.
"Lanet olsun!" diye haykırdı Lloyd George.
Kendisine iletilen notu bir kez daha okudu. Sonra büyük bir çöküş içinde bir süre sessiz kaldı.
"Askerler uyarmıştı" diye mırıldandı kendi kendine. "Ama ben, Yunanlıların kazanacağına inandım! Adamları teşvik ettim... Şimdi yalnızca Yunanlılar yenilmedi; benim politikam ve saygınlığım da darbe aldı! Bir çıkış yolu bulmalıyım..."
Miss Stevenson, üşümüş gibi büzülen Başbakan'ın, bir çocuk gibi çaresiz kalışına üzülmüştü. Karşısındaki adam, bir dünya lideri değil de sanki, sokakta kalmış bir öksüzdü.
"Kahve ister misiniz Efendim?" diye sordu.
Dünya lideri:
"Bana sert bir kahve yap Frances," dedi. "Ama çok sert olsun!"
*
30 Ağustos Zaferi'ni öğrendiğinde, oturduğu koltuğa sinip kalan öteki kişi, son Osmanlı Padişahı Vahidettin'di.
Haberi kendisine ileten, Mabeyn Başkâtibi Rıfat Bey'di. Padişah kulaklarına inanamadı.
"Doğru mu bu?" diye sordu sıkıntıyla.
Başkâtip saygılı biçimde:
"Haberi, İngiliz Yüksek Komiserliği de doğruluyor," dedi. "Ordu, Yunanlıları gerçekten yenmiş Efendim!"
Vahidettin gözlerini yumarak kendi içine kapandı.Küçük Mabeyn Dairesindeki odadaydılar. Padişah, her zamanki koltuğunda oturuyordu.
"Bu milli zaferi kutlamak istersiniz diye düşündüm..." dedi Rıfat Bey.
"Emrinizi almak için rahatsız etmiştim."
Vahidettin'in donmuş gibi kıpırsız duran yüzü ekşidi birden; gözlerini açıp öyle sert bir bakış baktı ki Rıfat Bey'e. Adamın içi titredi. Bu bakışta, Padişah'ın, Milli Zaferden hiç mutlu olmadığı apaçık okunuyordu.
Bugünlerde, son Osmanlı Padişahının adını bir yerlere vermek isteyenler varsa, bilgisi olsun.