29 Ekim 2016 Cumartesi

CUMHURİYET BAYRAMI *


       
         Bu ve benzeri resim kompozisyonlarına baktığımda çok duygulanıyorum. Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu yana tarih şeridi önümden geçiyor. Benden öncekileri okudum ,onları anımsıyorum. Şehirlerde Atatürk'ün önderlik ettiği kutlamalar, özenle hazırlanan cumhuriyet baloları, halk evlerinde gösterlen tiyatro ve konserler.Ya köylerde: köylerde de davul zurnalı, horonlu, zeybekli kutlamalar.Şimdi sadece belli yaşlarda olanların anılarında kaldı. Köylerde milli bayramlar kutlanmıyor. Okulları yok ,öğretmenleri yok.Çocukları taşımalı eğitim dedikleri yöntemle şehirlere taşınıyor. Okul binaları virane. Köylüm bayramı tv lerde seyrediyor. Seyrediyor dedim,bayram edemiyor,yaşayamıyor.Her mili bayramda olduğu gibi bu bayramda da düşündüğüm üzüldüğüm bir konu.


    
       Anılar denizime daldığımda 1974 yılnı anımsıyorum. Lise son sınıfta olduğum yılı  .Cumhuriyetimiz 50 yaşında. Bir yıl önceden hazırlıklara başlamış, 50 yıl marşını hemen herkese öğretmiştik.Yaşıtlarım bu dizeleri anımsayacaklardır.

Müjdeler var yurdumun toprağına taşına
Erdi Cumhuriyetim elli şeref yaşına
Bu rüzgarla şahlanmış dalga dalga bayrağım
Başka bir tuğ yaraşmaz Türk'un özgür başına.

Cumhuriyet, özgürlük, insanca varlık yolu
Atatürk'ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu
........................
Bekir Sıtkı Erdoğan

    
      Öğretmenliğimin ilk yıllarında cumhuriyet bayramı anılarımdan 1978 .ilçe merkezine  yakın bir büyük köydeyim. İlk milli bayramım 23 nisan Ulusal Egemenlik Çocuk bayramı idi.İlk kez Ege Bölgesinin en doğusundaki bir ilin bir köyünde ilk milli bayramım. Sessiz Sessiz .Çocukların el çıprmalarından başka ses yok. Köylü bayram olduğunu bilsin diye okullar köyün etrafında dolaşıp köy meydanında toplanıyor, bayram yapmak için. Bilinen konuşmalar ,şiirler. Köylü seyretmekten hoşlanıyor diye yarışlar:yoğurt yeme,  kaşık içinde yumurta taşıma ,halat çekme.Heyecanla izleniyor ve çok alkış alıyordu. Bandolu, trambetli bayram yoktu burada.Çok şaşırmıştım. Sordum ne kiyafetine ne de malzemelere alacak para yoktu .Okulların pek çok gereksinmesi vardı ,bandoya öncelik yoktu .İlçe merkezinde kız meslek lisesinde arkadaşlarım var,müdüre hanım idalist bir müdür.İlk bayram izlenimi onlara anlattığımda çok üzüldüler. Müdüre hanım(dostluğumuz devam ediyor,kulakları çınlasın)"Hiç üzülme Arzu" dedi."biz yeni bando takımı yaptırdık,eski tarampet takımımızı size verelim"
(Trampet takımı sadece önde çalınabilen davullar takımı demek,borasansız.Çok önceki yıllar öyleydi.sonradan borasanlar eklendi.)Çocuklar gibi çok sevindim. Beş tane trampet ve izci kıyafeti ile köydeki okuluma dönmüştüm.Ortaokulda öğrencilerim ilk defa küçük davullar görüyorlardı. Küçük davullar diyorum; davulun ne olduğunu biliyorlardı,düğünlerde ve ramazanlarda.Görmesine görmüşlerdi de ;benim sevgili öğrencilerim,nasıl çalınır nereden bilsinler.Köyün ilkokulunda on parmağında marifet öğretmen arkadaşım imdadımıza yetişti.Trampetleri bellerine bağladı ,çubuklarını nasıl tutacaklarını gösterdi.Başladılar çalışmaya.Hiç unutamıyorum ritm şu:Beş para ver ,beş para ver;beş para yoksa on para ver.Bir sestir köyü çınlatıyor,bu 1978 yılı cumhuriyet bayramı hazırlıklarıdır.Köylüler şaşkın ,köylerine düğünlerde davul çalan Davulcu Veli geldi sandı.1978 yılında Cumhuriyet bayramı ilk kez o köyde trambet sesleriyle kutlandı.Ben ne yaptım mı, ne yapabilirdim ki onların sevinçleri karşısında sesizce ağladım.
   
     Arzu Sarıyer

*29 Ekim 2009 Yılı Cumhuriyet Bayramı anı yazımdır.