Birer devrimci gibi ölen 15 lerin isimleri:
* Samsun Hançerli mahallesinden Mustafa Suphi
* Üsküdar Ahmet Çelebi mahallesinden Ethem Nejat ( İzmir Maarif Sadr-ı Sabıkı )
* Erzincanlı Aşçıoğlu Bahaeddin ( Muallim )
* Uşak'ın Hacı Hüseyin Mahallesinden Kasım Hulusi
* Sürmene'nin Asu Kariyesinden Kıralioğlu Maksut
* Cihangirli Hilmioğlu İsmail Hakkı (Doktor)
* Van Ercişten Ahmetoğlu Hayrettin (Nefer)
* Bandırma Manyas Nahiyesinden Hakkı Bin Ahmet Ali (Topçu Yüzbaşı)
* İstanbullu Emin Şefik (Mühendis)
* Kadıköylü Tevfik Bin Ahmet (Tayyare Yüzbaşısı)
* Manisalı Kazım Bin Ali (İhtiyat Zabiti)
* Erzincan'ın Akdağ Kariyesinden Hatipoğlu Mehmet
* İzmir Tilkilikten Hacı Nustafaoğlu Mehmet
* Kandıralı Cemil Nazmi Bin İbrahim
* Maria (Meryem) ( Mustafa Suphi'nin eşi)
"ONBEŞLER İÇİN
Yangınlara fazla bakan gözler yaşarmaz,
Alnı kızıl yıldızlı baş secdeye varmaz,
Dövüşenler ölenlerin tutmaz yasını.
Yine fakat bir yıldırım zulmeti yırtsa,
Sağır göğün koynundaki çanı haykırtsa,
Anıyoruz göğsümüzün son sayhasını.
Eski cihan, yeni cihan önünde eğil!
Aramızdan birkaç yoldaş ayırmak değil,
Her ne yapsan varacağız emelimize!
Karadeniz... bunu bilsin derinliklerin:
O ateşli göğüsleri delen hançerin
Kabzasını alacağız biz elimize!
Batum 1922
Nâzım Hikmet-Vâlâ Nurettin
["28-29 Kânûn-ı sâni 1921", Moskova, 1923, s. 22)"
* Samsun Hançerli mahallesinden Mustafa Suphi
* Üsküdar Ahmet Çelebi mahallesinden Ethem Nejat ( İzmir Maarif Sadr-ı Sabıkı )
* Erzincanlı Aşçıoğlu Bahaeddin ( Muallim )
* Uşak'ın Hacı Hüseyin Mahallesinden Kasım Hulusi
* Sürmene'nin Asu Kariyesinden Kıralioğlu Maksut
* Cihangirli Hilmioğlu İsmail Hakkı (Doktor)
* Van Ercişten Ahmetoğlu Hayrettin (Nefer)
* Bandırma Manyas Nahiyesinden Hakkı Bin Ahmet Ali (Topçu Yüzbaşı)
* İstanbullu Emin Şefik (Mühendis)
* Kadıköylü Tevfik Bin Ahmet (Tayyare Yüzbaşısı)
* Manisalı Kazım Bin Ali (İhtiyat Zabiti)
* Erzincan'ın Akdağ Kariyesinden Hatipoğlu Mehmet
* İzmir Tilkilikten Hacı Nustafaoğlu Mehmet
* Kandıralı Cemil Nazmi Bin İbrahim
* Maria (Meryem) ( Mustafa Suphi'nin eşi)
"ONBEŞLER İÇİN
Yangınlara fazla bakan gözler yaşarmaz,
Alnı kızıl yıldızlı baş secdeye varmaz,
Dövüşenler ölenlerin tutmaz yasını.
Yine fakat bir yıldırım zulmeti yırtsa,
Sağır göğün koynundaki çanı haykırtsa,
Anıyoruz göğsümüzün son sayhasını.
Eski cihan, yeni cihan önünde eğil!
Aramızdan birkaç yoldaş ayırmak değil,
Her ne yapsan varacağız emelimize!
Karadeniz... bunu bilsin derinliklerin:
O ateşli göğüsleri delen hançerin
Kabzasını alacağız biz elimize!
Batum 1922
Nâzım Hikmet-Vâlâ Nurettin
["28-29 Kânûn-ı sâni 1921", Moskova, 1923, s. 22)"
(Nâzım Hikmet, Şiirler 8, sayfa 120)
Tarihte bugün, 28 Kanunisani..
AFFET BİZİ MARİA..
Genç ve güzel bir kadındı..
Sarışın ve mavi gözlü..
Odessalı bir Rus'tu..
Sevgi dolu yüreği ve idealist beyniyle bir gece yarısı kendisini Karadeniz'in ortasında buldu..
Kapkara bir geceydi..
Katran karası bir gece..
Bir teknede kocası ve kocasının 13 arkadaşıyla birlikteydi.
Trabzon'dan Batum'a gidiyorlardı..
Azgın dalgalar tekneyi beşik gibi sallıyordu..
Zifiri karanlıkta bir başka tekne önlerini kesti..
Gelenler karabasan gibiydi..
Eşkiyaydılar..
Kalabalık ve silahlıydılar..
Gözünün önünde kocasını ve kocasının 13 arkadaşını bıçakladılar..
Mezbahanede koyun keser gibi, kestiler..
Sonra ayaklarına taş bağlayıp, Karadeniz'in karanlık sularına attılar..
Tek canlı kalan kendisiydi..
Belki de daha sonra neden ölmedim diye pişmanlık duyacak olan..
Karaya indiğinde kocasını kesen adamın kapatması oldu..
Aylarca dayak yedi, tecavüze uğradı..
Sonra zenginlere ve çetelere satıldı..
Gece alemlerinde kentin ileri gelenlerine para karşilığı verildi..
Yıllarca tecavüz edildikten sonra beş kuruşsuz sokağa bırakıldı..
Sonunda aç, yoksul sokakta delirdi ve öldü..
Bu trajedinin adı Maria idi..
İsmi Türkiye Cumhuriyeti'nin istihbarat kayıtlarına "Meryem" olarak geçti..
*. *. *
Tarih 22 Kanunisani 1921 idi.
Günümüz Türkçesi ile 22 Ocak 1921..
Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi'nde konuşuyordu..
"İşte bu serseriler, Türkiye Bolşevik Fırkası diye bir fırka teşkil etmişlerdir ve bu fırkayı teşkil edenlerin başında da Mustafa Suphi ve emsali bulunmaktadır. Bunlar kendilerine para veren, kendilerini himaye eden ve bunlara ehemmiyet atfeden Moskova'daki prensip sahiplerine yaranmak için birtakım teşebbüsatı serseriyanede bulunmuşlardır. Bu suretle memleketimize, milletimize hariçten komünizm cereyanı sokulmaya başlanmıştır."
Aradan 6 gün geçmişti..
Tarih 28 Kanunisani 1921 idi..
28 Ocak yani..
95 yıl önce bugün..
Türkiye Bolşevik Fırkası Başkanı gazeteci Mustafa Suphi, eşi Maria ve 13 yoldaşı Ankara'da Mustafa Kemal ile görüşmek için Bakü'den yola çıkmıştı..
Erzurum'da tren istasyonunda jandarma yollarını çevirdi..
Halk sanki onları bekliyormuş gibi toplanmıştı...
Oysa Türkiye'ye geleceklerini Ankara'dan başka bilen yoktu..
Büyük bir protesto ile karşılaştılar..
Yuhalamalar, tükürükler, tekmelerle Erzurum'a sokulmadılar..
Trabzon'a yönlendirildiler..
Trabzon o yıllarda ittihatçi örgütlenmenin kalesiydi..
Çetelerin en yoğun, en güçlü olduğu yerdi..
..Ve Trabzon İskeleler Kâhyası Yahya Reis, çete örgütlenmesinin lideriydi..
Yahya Kahya, Samsun'dan Trabzon'a bölgenin tek hâkimiydi..
O kadar zengindiki, Trabzon'daki iki otomobilden biri onundu..
Özellikle 1915 olaylarından sonra zenginleşmişti..
Ayrıca Muhafız Kıtası Komutanı Topal Osman'ın da adamıydı..
Devletle samimi, iyi ilişkiler içindeydi..
Türkiye Bolşevik Fırkası Başkanı Mustafa Suphi ve arkadaşları Trabzon'a vardığında Maçka'dan Değirmendere mevkiine yönlendirildiler..
Kendilerine Ankara hükümetinin görüşmek istemediği ve bir taka ile Batum'a gönderilecekleri söylendi..
Heyet Degirmendere'ye vardığında büyük bir protesto ile karşılaştı..
Halk tıpkı Erzurum'daki gibi toplanmış, onları bekliyordu..
Üstelik sağanak altında..
Yahya Kaptan, adamlarıyla birlikte Değirmendere'deydi..
Protestoları yönetiyordu..
*. *. *
Mustafa Suphi ve arkadaşları sahile vardığında halk galeyana geldi.
Heyet saatler süren tepkiler ve linç girişimlerinden sonra kendilerine ayrılan tekneye zar zor ulaştı..
Tekme tokat dayak yemişler ve üstlerinde ne var, ne yok alınmıştı..
Paraları da çalınmıştı..
28 Ocak'ı 29 Ocak'a bağlayan gece Batum'a doğru yola çıktılar..
Onlardan hemen sonra Yahya Kahya ve silahlı adamları daha iyi bir tekneyle peşlerine takıldı..
Mustafa Suphi ve heyeti taşıyan tekne daha iki mil uzaklaşmadan Yahya Kahya'nın teknesi onlara yetişti..
Sonrası bir dramdı..
Bir vahşet..
Nazım Hikmet şöyle anlattı sonrasını..
"Burjuva kemal’in omuzuna binmiş
kemal kumandanın kordonuna
kumandan kahyanın cebine inmiş
kahya adamlarının donuna
uluyorlar.,
Hav… hav… hak… tü..
Yoldaş unutma bunu,
burjuvazi
ne zaman aldatsa bizi
böyle haykırır:
– hav…hav…hak…tü
– gördün mü ikinci motörü?
– içinde kim var?
– arkalarından gidiyorlar.
– ikinci motör birinciye yetişti
– bordoları bitişti
– motörler sarsılıyor
– dalgalar sallıyor, sallıyor dalgalar.
– hayır
iki motörde iki sınıf çarpışıyor
- biz onlar!
– biz silahsız onlar kamalı
– tırnaklanmız
– kavga son nefese kadar
– kavga
– dişlerimiz ellerini kemiriyor
kamanın ucu giriyor
– girdi…
– yoldaşlar, ey!
artık lüzum yok fazla söze:
bakın göz göze
– karadeniz
on beş kere açtı göğsünü,
on beş kere örtüldü.
onbeşlerin hepsi
bir komünist gibi öldü."
*. *. *
Yahya Kahya ve adamları Mustafa Suphi ve 13 arkadaşını öldürmüş, Trabzon'a dönmüştü..
Yanlarında Mustafa Suphi'nin eşi Maria da vardı..
Yahya Kaptan, Maria'yı evine kapatıp aylarca tecavüz etti..
Ardından dönemin zenginlerinden Nemlizade Ragıp Bey'e sattı..
Ragıp bey ölünce tekrar alıp Rizeli çetelere "hediye" etti.
Maria yıllar sonra beş kuruşsuz sokağa atıldı..
Sonunda delirdi ve açlıktan öldü..
Trabzon'da kimsesizler mezarlığına gömüldü..
*. *. *
Günler sonra Mustafa Suphi ve arkadaşlarının katliamı Ankara'yı sarstı..
Trabzon milletvekili gazeteci Ali Şükrü Bey katliamı meclise taşıdı..
Şükrü Bey Mustafa Suphiler'i öldürenin Yahya Kahya olduğu izine ulaşmıştı..
Görgü tanıkları vardı..
Mecliste sürekli sorular soruyor, iktidarı zorluyordu..
Ancak tam da o günlerde Yahya Kahya faili meçhul bir cinayete kurban gitti..
Tartışmalar daha da yoğunlaşırken bu kez olayı sorgulayan milletvekili Ali Şükrü Bey Ankara'nın göbeğinde Topal Osman tarafından öldürüldü..
Muhalefet ayağa kalktı..
Devlet zorunlu olarak Topal Osman'ın peşine düştü..
Sonunda Topal Osman da askerle girdiği çatışmada öldürüldü..
Böylece Mustafa Suphi ve 14 yoldaşının dosyası tamamen kapandı..
Bu olay Cumhuriyet tarihimizin ilk faili meçhul cinayetiydi..
Katliamdan iki yıl sonra 1923'te tamamen üstü kapatıldı..
*. *. *
Nazım Hikmet şu mısralarla anlattı bu kara olayı..
"Tarih
sınıfların
mücadelesidir..
1921
kanunisani 28
karadeniz
burjuvazi
biz
on beş kasap çengelinde sallanan
on beş kesik baş
yoldaş
bunların sen
isimlerini aklında tutma
fakat
28 kanunisaniyi unutma!"
(Sedat Kaya)
28/01/2016
AFFET BİZİ MARİA..
Genç ve güzel bir kadındı..
Sarışın ve mavi gözlü..
Odessalı bir Rus'tu..
Sevgi dolu yüreği ve idealist beyniyle bir gece yarısı kendisini Karadeniz'in ortasında buldu..
Kapkara bir geceydi..
Katran karası bir gece..
Bir teknede kocası ve kocasının 13 arkadaşıyla birlikteydi.
Trabzon'dan Batum'a gidiyorlardı..
Azgın dalgalar tekneyi beşik gibi sallıyordu..
Zifiri karanlıkta bir başka tekne önlerini kesti..
Gelenler karabasan gibiydi..
Eşkiyaydılar..
Kalabalık ve silahlıydılar..
Gözünün önünde kocasını ve kocasının 13 arkadaşını bıçakladılar..
Mezbahanede koyun keser gibi, kestiler..
Sonra ayaklarına taş bağlayıp, Karadeniz'in karanlık sularına attılar..
Tek canlı kalan kendisiydi..
Belki de daha sonra neden ölmedim diye pişmanlık duyacak olan..
Karaya indiğinde kocasını kesen adamın kapatması oldu..
Aylarca dayak yedi, tecavüze uğradı..
Sonra zenginlere ve çetelere satıldı..
Gece alemlerinde kentin ileri gelenlerine para karşilığı verildi..
Yıllarca tecavüz edildikten sonra beş kuruşsuz sokağa bırakıldı..
Sonunda aç, yoksul sokakta delirdi ve öldü..
Bu trajedinin adı Maria idi..
İsmi Türkiye Cumhuriyeti'nin istihbarat kayıtlarına "Meryem" olarak geçti..
*. *. *
Tarih 22 Kanunisani 1921 idi.
Günümüz Türkçesi ile 22 Ocak 1921..
Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi'nde konuşuyordu..
"İşte bu serseriler, Türkiye Bolşevik Fırkası diye bir fırka teşkil etmişlerdir ve bu fırkayı teşkil edenlerin başında da Mustafa Suphi ve emsali bulunmaktadır. Bunlar kendilerine para veren, kendilerini himaye eden ve bunlara ehemmiyet atfeden Moskova'daki prensip sahiplerine yaranmak için birtakım teşebbüsatı serseriyanede bulunmuşlardır. Bu suretle memleketimize, milletimize hariçten komünizm cereyanı sokulmaya başlanmıştır."
Aradan 6 gün geçmişti..
Tarih 28 Kanunisani 1921 idi..
28 Ocak yani..
95 yıl önce bugün..
Türkiye Bolşevik Fırkası Başkanı gazeteci Mustafa Suphi, eşi Maria ve 13 yoldaşı Ankara'da Mustafa Kemal ile görüşmek için Bakü'den yola çıkmıştı..
Erzurum'da tren istasyonunda jandarma yollarını çevirdi..
Halk sanki onları bekliyormuş gibi toplanmıştı...
Oysa Türkiye'ye geleceklerini Ankara'dan başka bilen yoktu..
Büyük bir protesto ile karşılaştılar..
Yuhalamalar, tükürükler, tekmelerle Erzurum'a sokulmadılar..
Trabzon'a yönlendirildiler..
Trabzon o yıllarda ittihatçi örgütlenmenin kalesiydi..
Çetelerin en yoğun, en güçlü olduğu yerdi..
..Ve Trabzon İskeleler Kâhyası Yahya Reis, çete örgütlenmesinin lideriydi..
Yahya Kahya, Samsun'dan Trabzon'a bölgenin tek hâkimiydi..
O kadar zengindiki, Trabzon'daki iki otomobilden biri onundu..
Özellikle 1915 olaylarından sonra zenginleşmişti..
Ayrıca Muhafız Kıtası Komutanı Topal Osman'ın da adamıydı..
Devletle samimi, iyi ilişkiler içindeydi..
Türkiye Bolşevik Fırkası Başkanı Mustafa Suphi ve arkadaşları Trabzon'a vardığında Maçka'dan Değirmendere mevkiine yönlendirildiler..
Kendilerine Ankara hükümetinin görüşmek istemediği ve bir taka ile Batum'a gönderilecekleri söylendi..
Heyet Degirmendere'ye vardığında büyük bir protesto ile karşılaştı..
Halk tıpkı Erzurum'daki gibi toplanmış, onları bekliyordu..
Üstelik sağanak altında..
Yahya Kaptan, adamlarıyla birlikte Değirmendere'deydi..
Protestoları yönetiyordu..
*. *. *
Mustafa Suphi ve arkadaşları sahile vardığında halk galeyana geldi.
Heyet saatler süren tepkiler ve linç girişimlerinden sonra kendilerine ayrılan tekneye zar zor ulaştı..
Tekme tokat dayak yemişler ve üstlerinde ne var, ne yok alınmıştı..
Paraları da çalınmıştı..
28 Ocak'ı 29 Ocak'a bağlayan gece Batum'a doğru yola çıktılar..
Onlardan hemen sonra Yahya Kahya ve silahlı adamları daha iyi bir tekneyle peşlerine takıldı..
Mustafa Suphi ve heyeti taşıyan tekne daha iki mil uzaklaşmadan Yahya Kahya'nın teknesi onlara yetişti..
Sonrası bir dramdı..
Bir vahşet..
Nazım Hikmet şöyle anlattı sonrasını..
"Burjuva kemal’in omuzuna binmiş
kemal kumandanın kordonuna
kumandan kahyanın cebine inmiş
kahya adamlarının donuna
uluyorlar.,
Hav… hav… hak… tü..
Yoldaş unutma bunu,
burjuvazi
ne zaman aldatsa bizi
böyle haykırır:
– hav…hav…hak…tü
– gördün mü ikinci motörü?
– içinde kim var?
– arkalarından gidiyorlar.
– ikinci motör birinciye yetişti
– bordoları bitişti
– motörler sarsılıyor
– dalgalar sallıyor, sallıyor dalgalar.
– hayır
iki motörde iki sınıf çarpışıyor
- biz onlar!
– biz silahsız onlar kamalı
– tırnaklanmız
– kavga son nefese kadar
– kavga
– dişlerimiz ellerini kemiriyor
kamanın ucu giriyor
– girdi…
– yoldaşlar, ey!
artık lüzum yok fazla söze:
bakın göz göze
– karadeniz
on beş kere açtı göğsünü,
on beş kere örtüldü.
onbeşlerin hepsi
bir komünist gibi öldü."
*. *. *
Yahya Kahya ve adamları Mustafa Suphi ve 13 arkadaşını öldürmüş, Trabzon'a dönmüştü..
Yanlarında Mustafa Suphi'nin eşi Maria da vardı..
Yahya Kaptan, Maria'yı evine kapatıp aylarca tecavüz etti..
Ardından dönemin zenginlerinden Nemlizade Ragıp Bey'e sattı..
Ragıp bey ölünce tekrar alıp Rizeli çetelere "hediye" etti.
Maria yıllar sonra beş kuruşsuz sokağa atıldı..
Sonunda delirdi ve açlıktan öldü..
Trabzon'da kimsesizler mezarlığına gömüldü..
*. *. *
Günler sonra Mustafa Suphi ve arkadaşlarının katliamı Ankara'yı sarstı..
Trabzon milletvekili gazeteci Ali Şükrü Bey katliamı meclise taşıdı..
Şükrü Bey Mustafa Suphiler'i öldürenin Yahya Kahya olduğu izine ulaşmıştı..
Görgü tanıkları vardı..
Mecliste sürekli sorular soruyor, iktidarı zorluyordu..
Ancak tam da o günlerde Yahya Kahya faili meçhul bir cinayete kurban gitti..
Tartışmalar daha da yoğunlaşırken bu kez olayı sorgulayan milletvekili Ali Şükrü Bey Ankara'nın göbeğinde Topal Osman tarafından öldürüldü..
Muhalefet ayağa kalktı..
Devlet zorunlu olarak Topal Osman'ın peşine düştü..
Sonunda Topal Osman da askerle girdiği çatışmada öldürüldü..
Böylece Mustafa Suphi ve 14 yoldaşının dosyası tamamen kapandı..
Bu olay Cumhuriyet tarihimizin ilk faili meçhul cinayetiydi..
Katliamdan iki yıl sonra 1923'te tamamen üstü kapatıldı..
*. *. *
Nazım Hikmet şu mısralarla anlattı bu kara olayı..
"Tarih
sınıfların
mücadelesidir..
1921
kanunisani 28
karadeniz
burjuvazi
biz
on beş kasap çengelinde sallanan
on beş kesik baş
yoldaş
bunların sen
isimlerini aklında tutma
fakat
28 kanunisaniyi unutma!"
(Sedat Kaya)
28/01/2016