31 Mart 2012 Cumartesi

Ortalık Barbara Cartland’lardan Geçilmiyor / ÜLKÜ TAMER

Ortalık Barbara Cartland’lardan Geçilmiyor

31 Mart 2012 - Cumhuriyet
Bir zamanlar ülkemizde best seller türünün simge adı Barbara Cartlanddı. Romanları Altın Kitaplar tarafından dilimize aktarılır, yayımlanırdı. Yayınevinin yöneticisi dostum Dr. Turhan Bozkurt hiçbirini okumazdı o kitapların. Yazarı küçümserdi. Adını bile Türkçe yazıldığı biçimde, Cyi C olarak, Cartı çatlatarak Cartland diye söylerdi.
Ne yapayım derdi. Cartlandları yayımlamasak klasikleri de yayımlayamayız herhalde. Doğru dürüst kitaplarımızın giderlerini onun romanları karşılıyor.
***
Best seller denilince sadece pembe kitaplar ve kadın yazarlar gelmesin akla. Bu türün ülkemizde en ünlüsü Kerime Nadirdi elbette. Ama bir Esat Mahmut Karakurt, bir Abdullah Ziya Kozanoğlu da kendi alanlarında önderdiler.
Satış açısından ilk sıradaydılar hep. Ama sanat-edebiyat ya da kalıcılıkterazisine vurulunca bugün baktığımız yerdeydiler.
Yanlış anlaşılmasın, best sellerları küçümsemiyorum. Pembe diziler olmasa bile, gerilim türünde anılabilecek nicelerini okudum. Okudum ve unuttum. Okurken bana verdikleri keyifle yetindim. Ama bir Çehovu, bir Hemingwayi yaşamımın bir yanına yerleştirdim.
***
Best seller okuru ya zamanla okumayı bütün bütüne bırakır, eviyle, işiyle, televizyonla, bilgisayarla yetinir ya da pembe dizi tiryakiliğini sürdürür
Ya da onları bir basamak olarak kullanıp nitelikli edebiyat yapıtlarına geçer.
Bunun birinci dereceden tanık olduğum örneği annemdi. Kerime Nadirlerle,Muazzez Tahsinlerle başlayan okuma tiryakiliği, onu önce Reşat Nuri Güntekinlere, sonra Dostoyevskilere sürüklemişti. Hıçkırıkla başlayıpRüzgâr Gibi Geçtiyle, Şahikayla süren okuma serüveni Suç ve Cezayla noktalanmıştı.
***
Bugün bakıyorum da ortalık Barbara Cartlandlardan geçilmiyor.
Olabilir. Neden olmasın? Onlar da belirli bir okuma gereksinimini karşılıyor.
Benim takıldığım bir nokta var:
Yazarların kendilerini Virginia Woolf ya da James Joyce saymaları.
Yazdıklarını has edebiyat örnekleri sanmaları.
Kerime Nadir bugün yaşasaydı herhalde Hıçkırıkta demir atmayacaktı. Gözyaşlarını sevdiğinin mendiline silip verem olan kızlar yerine, daha karmaşık aşklar yaşayan gençleri anlatacak, arada entelektüel yorumlar döktürecekti.
Bilgisayar çağına ayak uyduracaktı.
Bugünün birçok yazarını Kerime Nadirin uzantısı olarak görüyorum. Ama kendileri, kendilerini öyle görmüyorlar. Dergilerde, gazetelerde, televizyonlarda has edebiyat temsilcileri olarak boy gösteriyorlar.
En büyük dayanakları, yapıtlarının çok satması.
***
Çok geriye gitmeyelim. Üç yıl öncesinin best seller listelerine bakalım. O listelerde başı çeken kitapların bugün hangileri okunuyor, hangileri hatırlanıyor?
Batıda öyle değil mi? ABDde, İngilterede, Fransada bir süre önce ortalığı kasıp kavuran kitaplar unutulmuş. Aşk Hikâyesinin Erich Segali nerede? Ama Ernest Hemingway kitapçı raflarındaki yerini koruyor.
Çok satan bütün kitapların edebiyat değerlerinin olmadığını söylemiyorum. Sözgelimi, Murathan Munganın yapıtları hem satış hem sanat değeri olarak üst düzeyde
Ama ortalığı kasıp kavuran yazarların çoğu yarın hatırlanmayacak diye düşünüyorum.
Kimler mi?
Üstüne alınmak isteyen varsa buyursun alınsın.

2 yorum:

bücürükveben dedi ki...

Arzu'cuğum yazara katılıyorum, Barbara Cartland ismini görünce hala okuyan var mı dedim içimden:))))beyaz pembe diziler hala var mı? Yeni yetme kızlar okurdu, ben de gençken birkaç tane okudum yukarıda Allah var ama o kadar değersizdiler ki, sonra tamamen unuttum gitti, Barbara'yı ise bir,iki taneden sonra zaten bırakmıştım:))Jack London, Hemingway, Çehov ve diğerleri varken...sevgilerimle canım..

Arzu Sarıyer dedi ki...

Müjde'ciğim burada önemsediğim ,değerli bulduğum köşe yazarların yazılarını yayınlıyorum bilgilenelim diye..
Sevgiler canım arkadaşım sana da...