30 Ağustos 2016 Salı

BİR 30 AĞUSTOS DESTANI

30 AĞUSTOS Destanı
YANKO'NUN OĞLU AHMET
VE İSTİKLALE BAŞ KOYANLAR
"Onlar uzun eğri burunlu
ve konuşmayı şehvetle seven insanlardı ki;
sırtı lacivert hamsilerin ve mısır ekmeğinin
zaferi için,
hiç kimseden, hiçbir şey beklemeksizin
bir şarkı söyler gibi ölebilirdiler."
Nazım Hikmet böyle anlatır onları..
Böyle onurlandırır o insanları..
Peki kimdi onlar?..
Kimdi şarkı söyler gibi ölen insanlar?..
ANADOLU İŞGAL ALTINDA
Tarih 26 Ağustos 1922..
Anadolu işgal altındaydı..
Yurdun dört bir tarafından gelen vatanseverler gönüllü olarak Afyon çevresinde toplanmıştı..
Türk'ü, Kürt'ü, Rum'u, Ermeni'si..
Hepsi oradaydı..
Tek yürektiler..
Kuvayi Milliydiler..
Eller tetikte, kulaklar gelecek emirdeydi..
Emperyalizmi vatan toprağından atmak için sabırsızlıkla "hücum" sesini bekliyorlardı..
Saat 03.30'du..
Zaman geçmek bilmiyordu..
Nihayet Başkumandan Mustafa Kemal Kocatepe'de "Büyük Taarruz"u başlattı..
ÖLÜME MEYDAN OKUDULAR..
47. Alay Giresunlu gönüllülerden kurulmuştu..
Giresunlu uşakların görevi "Kapaçkıran” ve “Dedesivrisi (Sivritepe)” mevkilerini düşmandan temizlemekti..
Ancak Yunanlılar bu mevzileri tel örgülerle çevirmişti.
Tellerin kesilmesi için gerekirse ölecek kahramanlara ihtiyaç vardı..
Alay komutanı birliği topladı ve seslendi.
"Ölümü göze alıp, telleri kesmek isteyenler bir adım öne çıksın."
Bir saniye içinde 38 Giresunlu öne çıktı..
"Ölmek var, dönmek yok" dediler..
Sonra birer yılan gibi süründüler..
Düşman mevzilerine yaklaşıp telleri kesmeye başladılar..
Ancak Yunanlılar tellere çıngıraklar koymuştu..
Önce bir çıngırak sesi duyuldu..
Sonra makinalılar konuştu..
Bir anda çapraz ateş altında kaldılar.
Yunan tüfekleri susmuyordu..
Giresunlular kaçmıyordu..
Görev bir saat içinde bitti..
Tüm teller kesildi.
Ama 14 şehit vermişlerdi..
Onlar ölümden korkmayan 14 cesur askerdi..
14 özgürlük savaşcısı..
Adlarını tarihe yazdırdılar..
Boztekke köyü Karslıoğullarından Ali oğlu Hasan..
Çukur köyü Sipahioğullarından Mehmet oğlu Necip..
Alınyoma Bala köyü Hallıcıoğlullrından Osman oğlu Hüseyin..
Kemaliye köyü Eskioğullarından Ahmet oğlu Mustafa..
Çiçekli köyü Topçuoğlullarından İyas oğlu Rasim..
Sayça köyü Habibhasan oğllarından Ahmet oğlu Dursun..
Grele Daylı köyünden Vehioğullarından Emin oğlu Yusuf..
Keşap Küçükgeziş köyü Yusufoğullarından Emin oğlu Yusuf..
Keşap Karabulduk köyü Giranhacıoğullarından Şükrü oğlu İbrahim..
Dereli Yavuz Kemal köyü Türkmenoğullarından Yusuf oğlu Osman..
Bulancak Uçarlı köyü Dervişoğullarından Hüseyin oğlu Niyazi..
Hamurlu köyü Tümpataoğullarından Ahmet oğlu Osman..
Keşap Halkalı köyü Alaşalvaroğullarından Salih oğlu Abdullah..
Tatlılı köyü Durmuşoğullarından Hüseyin oğlu Nazım..
YANKO'NUN OĞLU AHMET
O gece sağ kurtulanlar arasında bir kişi vardı..
14 Giresunlu kahramanın yoldaşıydı..
Arkadaşları yanında şehit düşmüştü..
Bazıları onun kollarında son nefesini vermişti..
O kişi bir Rum'du..
Armutdüzü Köyünden Yanko'nun oğlu Ahmet Halis Asal'dı..
Seferberlik yıllarında Rumlar sürülmeye başlanınca komşuları dedesini ve onu saklamıştı..
Büyüyünce annesiyle birlikte Yunanistan'a gitmeyi reddetmişti..
Gönüllü olarak orduya katılanlardandı..
İşgalci Yunan'a karşı savaşmıştı..
Zaferden sonra o gece yanında şehit düşen 14 Giresunlu arkadaşına bir şehitlik yapılması için yoğun çaba harcamıştı..
Devlet şehitlerini unutmuştu..
Ama o unutmadı..
Tam 45 yıl sonra hedefine ulaştı..
1967 yılında Afyon'un İşcehisar köyünde 47'nci Giresun Gönüllü Alayı
Şehitliği'ni yaptırdı..
Ahmet Halis Asal her yıl 26 Ağustos'ta o şehitliğe giderek arkadaşlarını andı..
Dualar etti, gözyaşı döktü..
Bir de vasiyetiydi..
"Ölünce beni de arkadaşlarımın yanına gömün."
1977 yılında hayata gözlerini yumdu..
Vasiyeti üzerine 14 arkadaşının yanına gömüldü..
Ogün bugün Afyon'da 15'ler koyun koyuna yatıyor..
Onlar ölüme birlikte yürümüştü..
Şimdi yine birlikte uyuyorlardı..
ŞEHİTLER UYANIN.
Anadolu 30 Ağustos 1922'de emperyalistleri bu topraklardan kovduysa, bu Yanko'nun oğlu Ahmet gibi binlerce vatansever sayesindedir..
Onlar istiklale baş koyanlardır..
Onlar için Türk, Kürt, Rum, Ermeni ayrımı yoktu..
Tek yürektiler..
Tek amaçları vardı..
Ya istiklal, ya ölüm..
Öldüler..
Vatan toprağına gömüldüler..
Ama maalesef onlar toprak altında uyurken, bu vatan yine satıldı..
Önce Türk, Kürt, Rum, Ermeni diye ayırdılar ülkemizi..
İnsanı insana kırdırdılar..
Sonra havasını, suyunu, ormanını, deresini işgal ettiler..
Öyle ki;
30 Ağustos Zafer Bayramı bile kutlanmıyor artık bu topraklarda..
Ve Nazım'ın "Şehitler" dizeleri geliyor, insanın aklına..
"Şehitler, Kuvayi Milliye şehitleri,
mezardan çıkmanın vaktidir!..
Şehitler, Kuvayi Milliye şehitleri,
Sakarya'da, İnönü'de, Afyon'dakiler
Dumlupınar'dakiler de elbet
ve de Aydın'da, Antep'te vurulup düşenler,
siz toprak altında ulu köklerimizsiniz,
yatarsınız al kanlar içinde...
Şehitler, Kuvayi Milliye şehitleri,
siz toprak altında derin uykudayken
düşmanı çağırdılar..
Satıldık, uyanın..
Biz toprak üstünde derin uykulardayız,
kalkıp uyandırın bizi..
Uyandırın bizi..
Şehitler, Kuvayi Milliye şehitleri,
mezardan çıkmanın vaktidir."
(Sedat Kaya, Datça)©
30 Ağustos 2016


Hiç yorum yok: