18 Mart 2016 Cuma

18 MART ÇANAKKALE

Çanakkale zaferinin 101 yılını kutlarken ,Atatürk ve şehitlerimizi saygı ile anıyorum. Yüce Atatürk 'ün "Bizim evlatlarımız olmuşlardır " dediği işgalci güçlerin askeri olarak gelip de dönemeyen askerlere de saygı ile ...

1915 baharında bizimkiler
Bir haber aldı:
Çiçek açmayı unutmuş vatanın toprağı
Çanakkale taraflarından başlamış kurumaya
Sorarmış, neredesiniz?
1915 baharında bizimkiler
Bir haber saldı:
Biz dünden hazırız ey memleket
Nergisler gibi açıp, martılar gibi uçmaya!
1915 baharında bizimkiler
Vurdular düştüler kalktılar dövüştüler
Kahrolsun Emperyalizm demeyi öğrettiler
İzmir Zeybeği nasıl oynanır
Öğretir gibi dünyaya
1915 baharında bizimkiler
Bir düğüne gider gibi gittikleri Çanakkale’den
Bir düğünden döner gibi döndüler
Sordu Karşıyaka hasretin bin bir rengiyle
“Hey! İçinizden 15 kişi, neredeler?”
1915 baharında bizimkiler
İmbatta çalkalanan körfez gibi güldüler
Kısaydı yanıtları:
“Sorduğun 15 kişi
Özgürlük bahçesinin
Bağımsızlık çiçeğidir şimdi”
Sonra yürüyüp gittiler
1915 baharında bizimkiler,
Karşıyaka bir türlü geçilemez
İşte ta o günden beri
Ağıt yaktığından değil
Unutmadığından o büyük emaneti…
Haluk IŞIK
Mart 2016, Karşıyaka
Çanakkale
Söyle Arkadaşım' dedi Anadolulu Mehmet
yanıbaşındaki Anzak erine
'nereden kopup gelmişsin, 
neden çökmüş bu mahsunluk üzerine? '
'DUNYANIN ÖBÜR UCUNDAN' dedi gencecik Anzak
'Öyle yazmışlar mezar taşıma.
doğduğum yerler öylesine uzak,
örtündüğüm topraksa gurbet bana.'
'Dert edinme arkadaşım'dedi Mehmet
'değil mi ki bizlerle birleşti kaderin,
değil mi ki yurdumuzun koynundasın ilelebet,
sende artık bizdensin,
sende bencileyin bir Mehmet'
Çanakkale'de toprağının
üstü cennet altı mezar
kavga bitmiş mezarlarda
kaynaş olmuş yiten canlar.
'ya sen dedi Mehmet
oyun çağındaki İngiliz erine,
'yaşın ne senin kardeş
böylesine erken buralarda işin ne? '
'yaşım sonsuza dek onbeş'
dedi ufak tefek İngiliz eri.
'köyümde askercilik oynar
coştururdum trampetimle bizimkileri
derken kendimi cephede buldum
oyun muydu, gerçek miydi anlamadan,
bir sahici kurşunla vuruldum.
Sustu boynumdaki trampet,
son verildi böylece oyundan bozma işime
Gelibolu'da bana da bir mezar kazıldı
mezar taşıma ON BEŞİNDE TRAMPETÇİ' yazıldı.
Öyküm de künyem de bundan ibaret.'
Yağmur yağıyordu usul usul toprağa
gozyaşları düşerek üstüne sanki
damla damla ağlıyordu uzaktan uzağa
sahibini yitiren bir trampet.
'ya sizler' dedi Mehmet
dünyanın dört kıtasından
mezarlar dolusu erlere,
'hangi rüzgar savurdu sizleri
bu bilmediğiniz yerlere'
kimi İngilizdi, kimi İskoç
kimi Fransızdı, kimi Senegalli
kimi Hintli kimi Nepalli
kimi Avustralya'dan kimi yeni Zelanda'dan Anzak
gemiler dolusu asker
her biri niye geldiğinden habersiz
Gelibolu'nun oya gibi koylarından şizarak
tırmanmışlardı dağa bayıra
siper siper yara gibi yarılan toprak
mezar olmuştu savaş ardından onlara.
Kiminin BURADA YATTIĞI SANILIR
Kiminin ADI BİLİNSE DE MEZARI BİLİNMEZ
kiminin de mezar taşında
on altı on yedi on sekiz yaşında
EBEDİ İSTİRAHATE ÇEKİLDİĞİ yazılı.
Çanakkale topraklarında,
her birinin erken biten yaşam öyküsü
eski yazıtlar gibi taşlara böyle kazılı.
'Anlamaz mıyım' dedi 'halinizden kardeşler'
adına yazılı taşı bile olmayan asker
Anadolulu Mehmet
'ben de yuzyıllarca yaban ellerde
neyin uğruna bilmeden can vermişim
kendi yurdum uğruna can vermenin tadına
ilk kez Çanakkale'de ermişim.
Uğrunda can verdikce vatandı ancak
ekip biçtiğim padişah mülkü toprak
değil mi ki sizler alamasanız bile
bu topraklar almış sizi sizleri basmış bağrina
sizlere de vatan sayılır artık Çanakkale.
Çanakkale'de toprağının
üstü cennet altı mezar
kavga bitmiş mezarlarda
kaynaş olmuş yiten canlar.
Bir garip savaştı Çanakkale savaşı
kızıştıkça kızginlığı dindiren
ara verildikçe ateşe
düşmanı kardeşe
döndüren bir savaştı.
Kıyasıya bir savaştı
ama saygı üreten bir savaş
yaklaştıkça birbirine
karşılıklı siperler
gönüller de yakınlaştı
düştükçe vurusanlar toprağa
dostlar gibi kaynaştı.
Savaş bitti.
Ölenler kaldı sağlar gitti
köylü köyune döndü evli evine
kır çiçekleri geldiler akın akın
çekilen askerlerin yerine
yaban gülleri, dağ laleleri, papatyalar,
kilim kilim yayıldılar toprağa.
Siper siper
toprağın savaş yaralarını örttüler
koyunlar koruganları yuva yaptı kendine
kuşlar döndü gökyüzüne kurşunların yerine.
Çiçeğiyle yemişiyle yeşiliyle
silah yerine saban tutan elleriyle
geri aldi savaş alanlarını doğa
can geldi toprağa silindikçe kan izleri.
Yeryüzünde cennet oldu öylece
o cehennem savaş yeri
şimdi Çanakkale Gelibolu
bahçe bahce, ülke ülke
mezar dolu.
Üstü cennet altı mezar
Çanakkale toprağının
kavga bitmiş mezarlarda
kaynaş olmuş yiten canlar.
Huzur içinde uyusun
vuruştukları toprakta
kavgadan kinden uzakta
yanyan dostça yatanlar.
Bülent Ecevit

1 yorum:

bücürükveben dedi ki...

Başta Atatürk hepsinin, Anzak'ı dahil mekanı cennet olsun..:(
Arzu'cuğum biz Anzaklar kadar olamıyoruz, her sene ta Yeni Zelanda, Avustralya'dan geliyorlar, dünya uçak parası veriyorlar ama bizler kendi ülkemizde gitmiyoruz:(((