11 Temmuz 2013 Perşembe

NASIL BİR DÜNYA OKTAY AKBAL


'Nasıl Bir Dünya'
Böyle demiş Sait Faik bir öyküsünün sonunda.
Sık sık yaşıyorum ben de böyle durumları... Yazsam mı, yazmasam mı diye bir an durup...
Daktilo hemen başlıyor yazmaya! Beklemeden beni... Hızla, hemen, acele yetiştirmek istiyor... Millet okusun, uyansın, anlasın...
Yarım yüzyıl geçmiş! Gazetelerde çıkan ilk yazım haber almak üzerineydi. O günden beri hep aynı çizgide duruyorum. Haber almak, vermek, nedenini niçinini çözmeye kalkmak...
Yaşamın bir anlamı var mı?
Çok kez bu soruyu sormuşumdur kendime! Benim, senin, onun yaşamı ne getiriyor, ne kazandırıyor topluma. İnsanlara, bir eylem yaratıyor mu? Yoksa boş gevezelik mi? Hem seni hem başkalarını aldatarak...
Sait Faik yazmış; iş arıyor, bir gazete patronuna gidip konuşmaya kalkıyor... Merhaba der demez patron soruyor:
Sık sık yaşıyorum ben de böyle durumları... Yazsam mı, yazmasam mı diye bir an durup...
Daktilo hemen başlıyor yazmaya! Beklemeden beni... Hızla, hemen, acele yetiştirmek istiyor... Millet okusun, uyansın, anlasın...
Yarım yüzyıl geçmiş! Gazetelerde çıkan ilk yazım haber almak üzerineydi. O günden beri hep aynı çizgide duruyorum. Haber almak, vermek, nedenini niçinini çözmeye kalkmak...
Yaşamın bir anlamı var mı?
Çok kez bu soruyu sormuşumdur kendime! Benim, senin, onun yaşamı ne getiriyor, ne kazandırıyor topluma. İnsanlara, bir eylem yaratıyor mu? Yoksa boş gevezelik mi? Hem seni hem başkalarını aldatarak...
Sait Faik yazmış; iş arıyor, bir gazete patronuna gidip konuşmaya kalkıyor... Merhaba der demez patron soruyor: “Nasıl bir dünya arzuluyorsunuz?”
İşi kapmak, hiç değilse bir gazeteden geçimini sağlamak için... Ama patronun sorduğu soru önemli. Ne dese:“Nasıl bir dünya mı? Haksızlıkların olmadığı bir dünya... İnsanların hepsinin mesut olduğu, hiç olmazsa iş bulduğu, doyduğu bir dünya... Hırsızlıkların, başkalarının hakkına tecavüzlerin bol bol bulunmadığı. Pardon efendim! Bol bol bulunmadığı ne demek? Hiç bulunmadığı bir dünya...”
Gazeteciliği kolay geçim yolu kabul edenler öyle çoktur ki. Hele bu meslekte... Alın siz de piyasadaki gazeteleri ve yazar geçinenlerin yazdıklarını bir okuyun da görün? Haksızlıklara yeni haksızlıkların, hırsızlıklara yeni haksızlıkların eklendiği bir dünya. Sait Faik devam eder: “Sokaklarda sefillerin bulunmadığı bir dünya... Kafanın, kolun çalışabildiği zaman insanın muhakkak doyabildiği, eğlenebildiği bir dünya... İçinde iyi şeyler söylemeye, doğru söylemeye salahiyetler kıvranan adamın, korkmadan ve yanlış tefsir edilmeden bu bir şeyleri söyleyebildiği bir dünya...”
Sait Faik eli boş döner o patronun yanından. Yine avareliğinde özel yazılarında, haksızlıklarla, yalanlarla, aldatmacalarla bir şair, bir öykücü gücüyle savaşmayı sürdürecektir. O dünyada, bu dünyada. Doğrular, güzellikler ve iyilikler için düşmanlıklarla savaşmaya...
“Yazmasam deli olacaktım”...
11 Temmuz 2013 - Cumhuriyet

Hiç yorum yok: