30 Haziran 2013 Pazar

BELLA VE ORHAN VELİ



BELLA

Yer Ankara’da Sabahattin Eyuboğlu’nun evi, yıl 1946. Ev halkı ve misafirler salonda otururken küçük odada genç bir kız sedire uzanmış, isteksizce ders çalışıyor. Odanın öbür köşesinde, şair, kâğıda bir şeyler yazıyor. Sonra genç kıza uzatıyor kağıdı: “Bak, senin için bir şiir yazdım.” Okuyor genç kız:

SERE SERPE

Uzanıp yatıvermiş, sere serpe;
Entarisi sıyrılmış, hafiften;
Kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor;
Bir eliyle de göğsünü tutmuş.
İçinde kötülüğü yok, biliyorum;
Yok, benim de yok ama…
Olmaz ki!
Böyle de yatılmaz ki!

Evet, şairimiz Orhan Veli, genç kız da Bella. Aslında tanışmaları iki üç yılı bulmaktadır, ama arkadaşlık ve samimiyetleri daha yenidir. Bella, Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde İngilizce dersi vermektedir, bir yandan da liseyi bitirmek için kalan birkaç dersini çalışmaktadır.

Aşağıdaki mektup da Bella’ya yazılmış. Tarih yok, ama Yaprak antetli bir kâğıda yazıldığına göre 1949-50 olmalı:

Bella,

Bir gazeteci evinde mürekkep bulunamadı. Bu yüzden mektubumu kurşun kalemle yazmak zorunda kaldım, özür dilerim. Benim hakkımda ISTANBUL gazetesinde çıkan yazıdan dolayı yazdıklarınıza teşekkür ederim. Bununla beraber beni daha evvel yazılmış yazılardan daha iyi tanımak mümkündü. Burada, Seza geldiğinden beri, çok güzel vakit geçiriyoruz. Birkaç defa, Ralfi’ye, Lüküs Hayat operetinden parçalar söyledim. Bugün de o parçaları tekrar ettim. Benden, bilhassa bu noktayı yazmamı isteyen Seza’dır. Bu hafta Ankara’da at yarışları başlıyor. Belki de kazanırız. Benimle ortaksınız. Bir vurgun vurursak haber veririm.

Orhan Veli

Bu mektubun bütün cümleleri tesadüfen, B ile başladı. Belki de Bella B ile başladığı için.

Yine bir gün Sabahattin Eyuboğlu’nun evinde toplanılmış, misafir odasında biriç oynanılmaktadır. Küçük odada Orhan Veli düşünceli ve durgun oturmaktadır. Bir şey karalamamaktadır bu sefer, canı sıkkındır. Az ötede Bella ders çalışmaktadır, fark etmiştir Orhan Veli’deki durgunluğu. Ne oldu, ne düşünüyorsunuz böyle, vapurlarınız mı battı diye sorar Orhan Veli’ye. Ve Orhan Veli aşağıdaki şiiri yazar genç kıza:

ANLATAMIYORUM

Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.

Orhan Veli, uzun yıllar Bella’ya kur yapar. Bir de isim bulur ona: Düşes. Karşı adlı kitabını 1949’da Bella’ya verirken ilk sayfasına, “Bu iş böyle yürümez duchesse!” yazar. Nedir yürümeyen tam belli değil. Belki de, Bella’nın Orhan Veli’yi hep arkadaş gibi görmesi, platonik de olsa ilgisini dostluğa yorumlaması.

Orhan Veli, öldüğü güne kadar sürdürür Bella’yla dostluğunu. 1950 yılının bir Kasım gecesi, Ankara’da bir belediye çukuruna düştükten kısa bir süre sonra Bella’nın İstanbul Taksim’deki evine gider. Belediye çukuruna düştükten birkaç gün sonra 36 yaşında ayrılır aramızdan. Cenazesi kaldırılırken bir köşede ağlayan kadınların arasında Bella da vardır.

Bella şu an Bebek’te oturuyor. Evi, Orhan Veli’nin mezarı ve heykeline çok yakındır.

Kaynak: Erol Güney’in Ke(n)disi / Göçmen-Çevirmen-Gazeteci-Sevgili
Düzenleme: İkinci Yeni
https://www.facebook.com/ikinciyeni

2 yorum:

Blogger Bolat dedi ki...

Büyük şair, insanın yüreğine dokunan şair, dürüstçe yazmış ve yüzüne söylemiş ne güzel :)

Arzu Sarıyer dedi ki...

Çok güzel Bolat ;dürüstçe yüzüne söylemek ne olursa olsun çok güzel...Teşekkürler ...